Yalan söylemeyeceğim,sahiden nerede olduğumu bilmiyorum. Tamam,nereye gitmem gerektiğini elbette biliyorum. Ama ilk defa buradayım. Ve açıkcası bir dahada olacağımı sanmıyorum.
Sadece boş sokaklar. Çöp tenekeleri, köpekler ve elbette evler. Ama gitmem gereken yer elbette bunlardan çok fazla uzakta. Yada değil,bilmiyorum.
Bir köpek havlaması duyduğumda yerimde korku ile sıçradım. Köpekler,Dünya'nın en korkunç hayvanları ! Tabii Aslan,kaplan,jaguar,yılan ve gergedanlardan sonra. Evet pek hayvan sever değilim biliyorum...
Ne sanıyordum ki ? Beni bırakınca öylece hayatıma devam edeceğimi mi ? Elbette mümkün olmayacaktı. Gidecek yerim, uyuyacak bir yatağım yokken nasıl mutlu olabilirdim ki ? Anlamıyordum. Hep bunun hayalini kurmuştum. Ama şimdi, gerçekten orada olmayı yeğlerdim..
Karşıdan gelen bir beden gördüğümde karşıma gelen ilk çöp konteynırının arkasına saklandım. Paronayaklaştığımı elbette bende biliyordum. Ama, niyetini hiç birimiz bilmiyorduk. Ve ben, birine çabuk güvenmenin ne olduğunu gerçekten çok iyi biliyordum.
Esrarengiz adam, ortadan kaybolduğunda konteynırın arkasından çıkıp boş sokaktaki yerimi aldım. Şimdi yeni bir sorunum vardı. Felićete'nin evini bulmam gerekiyordu.
Evet, evi buralarda biryerde olmalıydı. Yada biraz daha uzaktaydı. Belkide tamda bu sokaktaydı. Ben nereden bileyim ?! Hepi topu bir hafta kalmıştım orada. Hemen nasıl ezberleyebilirdim ki ?
Şansımı denemem gerekiyordu. Buradan bir ev bulup, telefonlarını kullanmalıydım. Tanrı'ya şükür telefon numarasını ezbere biliyordum.
Gözüme çarpan ilk evin kapısını çaldım. Işıkları yanıyordu. Uyumuş olamazlardı. Tahminimde yanılmamıştım. Kısa bir süre sonra, orta yaşlı ve bakımsız bir kadın kapıyı açtı.
"Merhaba" dedim utana sıkıla. Kadının bana ne yapacağı belli olmazdı. Cana yakın görünmek yapacağım en büyük aptallık olurdu.
"Bir sorun mu vardı ?" şaşırmış görünüyordu. Haklıydıda. Nede olsa, beni hiç görmemişti. Yabancıydım, ben. Kim olsa aynı tepkiyi verirdi.
"Şey..telefonumun şarjı bittide ve ıhm..sizinkini kullanabilirmiyim diye soracaktım." dedim zar zor. Boş gözlerle karşılandım bu cümlem ile. Benim isteğim değilde, nasıl göründüğüm kadının umrundaydı sanırım. Beyaz t-shirtin önündeki pisliği örten siyah, bedenimi çevreleyen hırka ve dizlerimin üstünde biten dar etek ile şu anda tamda bir işsiz gibi görünüyordum. Biraz terredüt etsede birkaç dakika sonra elinde kırmızı, kablolu bir ev telefonuyla geri döndü. Teşşekür ederek Felićete'nin numarasını tuşladım. 3.çalışta açtı.
"Alo" sesi ağlamaklı geliyordu. Bir sorun mu vardı acaba ?
"Felićete ? Ben Martina. Ne oldu ?" dedim endişeli sesimle. Birkaç dakika sessizlik oldu.
"SEN HANGİ CEHENNEMDESİN ?!" aniden bağırdığı için kulaklarımı telefondan birkaç santimetre uzaklaştırdım. Kadının meraklı gözleri beni süzdüğünde, özür dileyen bakışlarımı ona gönderdim.
"Nerede olduğumu bende bilmiyorum. Merak etme iyiyim." dedim korkumu gizlemeye çalışarak. Bunu demem ile Felićete'nin telefonun arkasından alay dolu bir kahkaha patlatması bir oldu.
"İyi olup olmadığın umrumda mı sanıyorsun ?! Senin yüzünden Ruggero'dan dayak yedim ben ! Şimdi neredeysen buraya geliyorsun !" Boku yedin Martina. Dedim içimden. Terredüt ederek ve vereceği tepkiyi umursamamaya çalışarak cevabımı verdim.
"Dediğim gibi, nerede olduğumu bilmiyorum. Acaba evin adresini verirmisin ?" Tahmin ettiğim gibi biraz sinirlensede, bana evin adresini verip birazda azarlamıştı. Olan tek sorun, evin buradan gerçekten çok uzak olmasıydı..
Kadın adresi duymuş olmalı ki, olumsuz anlamda başını salladı. Gerçekten teşşekürler, sen olmasan ben gidemeyeceğimi bilmezdim (!)
"Sana yardım edebilirim" dedi kadın. Şaşırmış bir şekilde ona baktım. Daha beni yeni tanıyordu. Neden, bırakmak istesin ki ?
"Nasıl ?" dedim Dünya'nın en saçma sorusunu sorarak. Kadın yardım ediyor , sen nasıl diyorsun. Çok zekiyim (!)
"Bir kamyonum var, seni oraya bırakabilirim." dedi yeniden. Minnet dolu bakışlarla ona baktım. Şu anda ona hemen sarılabilirdim ! Ama, bu biraz tuhaf kaçardı.
"Çok Teşşekür ederim" Önemli olmadığı gibi şeyler zırvalayıp kamyonun anahtarlarını aldı. Sanırım, yalnız yaşıyordu. Çünkü bu saate kimse tanımadığı birini eve bırakmazdı. Kamyon çalışınca, başımı cama yaslayarak eve gidince neler olacağını düşündüm. Felićete, ah ! Beni mahfedecekti !
Beni eve getirdiğinde ona yeniden Teşşekür edip kamyondan indim. Kapının önünde beklerken şunları düşünmeye başladım. Sakin ol Martina, sadece dinle. Eminim bir noktadan sonra susacaktır.
Lütfen okuyun önemli !
Hey Selam :) Buse kadar iyi yazamasamda elimden geldiği kadar yazmaya çalıştım. Biraz daha bölüm ekleyeceğim. Sonra, zaten Buse yeniden gelecek. Ve size bir haberim var. Finale çok az kaldı. Buse, hemen final yapıp Kitap'ı sonlandırmak istiyo. Ama ben sezon finali düşünüyorum. Siz ne dersiniz ?
-Özge