drunk

1.8K 105 18
                                    

kafam karışık ruhum düğümdü.
şarap bahçesinde yaprakların birbirine gölge olması gibi bana gölge olan bir şarap tanrıçası yoktu.
Dionysos yanımda değildi ve ben onsuz yolda hem de sarhoş olunması gereken bir yolda ayık adımlarla ilerliyordum. Yalnız hissediyorum. İyi değildim ve beynim içki için yalvarıyordu. Düşünmek istemiyordum. Düşünmek işkenceydi ve ben işkence istemiyordum. Yalnız gidilmemesi gereken bir yolda tek başıma yürüyordum. Korkmuyorum desem inandırıcı olmazdı. Titreyen ellerim ve bacaklarım vardı. Şiddete yürüyordum. Şiddete şiddet ile yürüyordum. Sonucunu bildiğim bir yolda ilerliyordum. Emin adımlar atmaya çalıştıkça sendeliyor,kendimi ayakta tutmak değil de üzümlerin üzerine düşmek istiyordum. Jennie Kim'i istiyordum.

Taksiden indim. Gözlerim gitmemem için ısrarcıydı. Bu sahneleri seyretmek istemiyorlardı. Yanıyorlardı eylemci tavırları ile. Kapıya anahtarı sokup içeri adım attığımda keskin bakışlar ile karşılaşmıştım. Park Chaeyoung bu sefer ezici bakışlarını bilgisayarından kaldırıp üzerime dikmişti. Beni ezmişti. Küçücük olduğumu hissettim. Bir üzüm tanesi gibi küçücük ve etkileyici.Bilgisayarını kapatıp elbisesini düzeltti. Saçımı kulaklarımın arkasına atıp ona doğru bir adım attığımda elini kaldırıp yanağıma hiddetle vurdu.
"Kendini ne sanıyorsun Lalisa? Benimle evlendiysen paramı yemenin yanı sıra karın olduğumu unutmamalısın!" Hiddetle bağırmıştı. Gözlerindeki kızgınlık beni korkutmuştu kendimi geri çektiğim
anda tekrar suratıma yediğim tokat ile gözümden bir damla yaş süzüldü. Canım yanmıştı. Evliliğimizin biteceğinden falan değil. Biraz hassastım ve canımı yakmıştı. Çantamı tekrar geri alıp kapıyı sinirle kapattım. Siktiğimin tokatını yemek için o eve girmemiştim. Sinirle taksiye binip en yakın bara sürmesini söyledim.

Barın kapısından girerken yoğun alkol kokusu şimdiden beynimi uyuşturmuş ve kendimi daha iyi hissetmemi sağlamıştı. Barmen'in yanına gidip şarap istedim. Şarabı yudumlarken ağlamamı kesemedim. Çok mutsuzdum. Mutluluğu arayan yolda mutsuzluğu bulmuştum. Hayal kırıklığı tüm vücudumu kaplarken titremeye başlamıştım. Şaraptan bir yudum daha aldım. Duyduğum tanıdık şarkı ile tebessümüm arttı. Yüzümde saçma bir gülümseme oluşturan ise Dionysos'un şarkıyı söyleyen kişi olmasıydı

We are kneeling at the rivers edge and tempting
nehirlerin kenarında diz çöküyoruz ve bu baştan çıkarıcı

All the steps to follow closer right behind
onları yakından takip eden adımlar

Is it only when you feel a part is empty
işte o an bir parçanın boş olduğunu hissettiğin an

That it's gnawing at the corners of your mind
Beyninin köşelerini kemiriyor

Yüzümü sesin kaynağına çevirirken gördüğüm karanlık merakımı daha çok arttırırken kim olduğunu bildiğim bu ismi görmek için can atıyordum. Sesi kulaklarıma her değdiğinde kendimi başka bir yerde. sanki o şarkı sadece bana söyleniyormuş gibi hissediyordum. LP'yi severdim. Ve bu şarkısı da şuanki durumum ile öyle bağdaşıyordu ki bir an için yalnızlık ruhumu terk etti.

I'll ask you for mercy
senden merhamet istiyorum
I'll come to you blind
kör bir şekilde sana geliyorum
what you'll see is the worst me
göreceğin şey en kötü ben olacak
not the last of my kind.
kibarlığımın sonu değil

sikeyim ki şarkıyı çok güzel söylüyordu. Sesi kulaklarıma her geldiğinde kalbimin ritmi değişiyor alkolün etkisi ile terliyordum. Ceketimi çıkarttım. Nakarat kısmı geldiğinde sahnenin ışıkları açılmış ve yerden küçük kıvılcımlar fışkırmıştı.

In the muddy water we falling
çamurlu suya düşüyoruz
In the muddy water we falling
çamurlu suya batıyoruz
Hold me down
beni aşşağı tut
Hold me now
beni şuan tut
Sold me out
beni sat
In the muddy water we falling.
çamurlu suya batıyoruz

Jennie Kim. Tanrıça misalı elbisesi ile parıldarken mikrofonu kavramış kaşlarını çatıp kendini müziğe vermişti. Gözleri benimle buluştu. Mayhoş halimle gözlerini okudum yine. Onu gördüm gözlerinde. Kırmızı lensleri ile üzüm şarabına benziyordu. Şarap tanrıçası tam bir şarap misali sahnedeydi. Şarkı boyunca gözlerini benden ayırmadı. Bana moral vermek ister gibi bir hali vardı sanki.

Kendimi ezik gibi hissettim. Onun evinden çıkıp yine onu bulmuştum. Onu takip ettiğimi sanacaktı ve beni sapık ilan edecekti. Barmen'e parayı uzatıp dışarı çıktım. Serin hava ile hafifleyen sarhoşluğum banka oturmam ile yerine gelmişti. Şarkının seslerini hala duyuyordum.Yine karşımdaydı. Yine beni savunmasız halimle yakalamıştı. Çantamdan çıkardığım mini vodka ile kafamın uçması için yalvarıyordum. Ayılmamak için şarap tanrıçası'na dua ediyordum.

"Manoban." dedi tanıdık ses. Vodka bitmiş doğal olarak benim bilincim de bitmişti. "Bu da ne vodka
mı? Bitirdin mi sen bunu?" Kıkırdamış ve olumlu anlamda başımı sallamıştım. Onun garip bakışları beni bulduğunda gülümsemem sönmüştü. Yanağıma giden eli canımı yaktı ve yanağımdan süzülen yaş ile birleşti. Yarama alkoldü. Alkol yaraya iyi gelirdi.
"Lalisa bu yanağındaki iz ne?!" "Ch-Chae yaptı. Bana vurdu unnie dememle bana sarılması bir oldu. Kafamı boynuna gömmemi ve kokusunda sarhoş olmama izin veriyordu sanki. Kolyem yine boynundaydı. Onunki de benim boynumdaydı. "Yürü gidiyoruz." Ayağa kalkmış ve çantamı almıştı . "Unnie daha yeni geldik bi dur be" dedim çantamı çekiştirirken. Topuklu ayakkabılarını çıkartıp elime verdiğinde şaşkınlıkla yaptığını izliyordum. Beni bir anda kucağına alması ile şaşkınlıktan açılan gözlerim titremişti. Kokusu beni sakinleştirirken. Uykuya.Daldım.

Jennie Kim kas problemleri olmasına rağmen Lalisa'yi yol boyunca taşımış ve en yakın eczaneden evine getirmesi gereken malzemeleri rica ederken kucağındaki kıza bakıyordu. Yanağı mahvolmuştu. Kabarmıştı. Ezildi kalbi. Parçalandı. İstememişti böyle olmasını. Canının yanmasını istememişti. Evine geldiğinde Lalisa'yı yatağa bırakmıştı. Yol boyunca uyanmayan zil zurna sarhoş lalisa yatağa yatması ile gülerek kalkmıştı ."Vay anasını olaya bak be." Jennie kollarını ovarken ona göz ucuyla bakmıştı. Kıkırdamasına engel olamamıştı. "Dionysos ne kutsal karısın." dediğinde jennie kaşlarını çatmıştı. Şu mitoloji saçmalıklarından tanıdık gelen isimin şuan ile ilgili bağlantısını bulmak için çabalamadı. Çünkü lalisa düşünemiyordu.

Lalisa'yı sadece şarap sarhoş ederdi oysa
Sadece şarabın anlamsız renginde kaybolurdu
Kırmızısı ona kendi acılarını unutturur şarabın büyüsüne kapılırken dünyadan kopardı.



Bardaki kim jennie

Bardaki kim jennie

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
dionysos//jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin