dance,dance and dance again

334 28 10
                                    

Aslında göründüğü kadar kolay değildi.
Başkasının evinde yatmak,istediğin gibi dolaşma
özgürlüğünün olmaması,uyman gereken kurallar...

Lalisa, Jenne'nin evinde kaldığı zamanlar tabii ki böyle sorumluluklar ile karşı karşıya kalmamıştı.
İkisi de birbirlerinin nasıl rahat ettiğini göz önünde bulundurarak verilen her karara saygı duyardı.

Lalisa çıplak mı dolaşmak istiyordu?
İstiyorsa dolaşabilirdi.

Jennie gün boyu televizyon izleyip ev işi yapmak istemiyor muydu?
O zaman yapmıyordu.

Ama burada yanlış anlaşılmaya çok müsait bir konu oluşuyor. İki taraf da yapmak istemediği aktiviteleri ya da kaçtıkları aktiviteleri birbirine yıkmazdı.

Yapmak istedikleri zaman yaparlardı. Evde kimse herhangi bir eylemden sorumlu değildi. Herkes özgürdü.

Lalisa bu özgürlüğü kaybedene kadar fark etmemişti tabii ki. Jisoo ona ne kadar rahat olamsını söylese de olamıyordu.

Jisoo ona kendi kıyafetlerinden vermişti ve uyandığı ilk sabah kendi odasının vanilyamsı kokusu aldığı ilk nefeste burnuna çarpmayınca doğal olarak rahat hissedemiyordu.

Bunun için suçlanacak kimse yoktu. Jisoo onu rahat hissettirmek için elinden geleni yapıyordu. Ama Lalisa hissedemiyordu. Jennie'nin yanında tadabildiği o sualsiz özgürlüğü kimsenin yanında tadamıyordu.

Dağ evinde olmadan uyandığı ilk sabah geçirdiği en zor gündü.

Denizden çıkarıldığı gün acısını söndüren yaşama sevinci ile mutsuzluğa yer vermemişti kalbinde.

Ama şimdi varolmanın verdiği acı ile tekrar kıvranıyor ve ağlamamak için yumruklarını sıkıyordu.

Odanın kapısı açılınca pek büyük olmayan apartman dairesinde yankılanan tiz ses ile Lalisa gözlerini sonuna kadar açmıştı.

"Günaydın Lalisa! Umarım güzel bir uyku çekmişsindir!"

Lalisa Jisoo'nun bu davranışlarını seviyordu. Jisoo'da onun gibi neşeli bir kızdı ve bu yüzden sanki aralarında görünmez bir bağ varmış gibiydi.

Lalisa yatakta oturur pozisyona geçip kafasını olumlu anlamda salladı ve arkasından bunu destekleyen bir tebessüm koydu ortaya.

"Bugün bana verdiğin sözü gerçekleştireceksin Lalisa!
Onemillion'a gideceğiz,ama önce yemek yiyip hazırlanmamız gerek Lalisa-yah!"

Jisoo odadan çıktığında Lalisa ayağa kalkmış ve kapanan kapı ile ellerini gözlerine bastırmıştı.

"Bu küçük evde,yalnızlığım ile minicik kalıyorum sanki. Seni çok özledim sevgilim."

Kolyesini bıraktığında boynunda bir yemin olmaya devam etti kolyesi. Pek bir özelliği yoktu. Ucunda J harfi vardı sadece. Ama ona öyle anlamlar yüklemişti ki Lalisa. Jennie'ye öyle anlamlar yüklemişti ki.

Onsuzluk Lalisa'yı çok üzüyordu. Ağır bir depresyona girmesi an meselesiydi. Neyse ki Jisoo Lalisa'yı zinde tutuyor ve onun kafasını dağıtmaya yardımcı oluyordu.

Ama gülmediği her saniye. Ya da bir yere odaklanmadığı her hangi bir anda. Tekrar onu düşünmeye başlıyor ve ne zaman kavuşacaklarının belirsizliği onu kasıp kavuruyordu.

Üzerindeki pijamaların boyu kısa gelmemişti ona. Tam olmuşlardı. Bunun Jisoo'nun pijamaları olduğuna bile inanmıyordu Lalisa. Bunlar tam onun bedenine göreydi.

Odadan çıktığında masanın üzerindeki iki kaseyi gördü.

Küçük kaselerde meyve dilimleri ve yulaf taneleri sütün üzerinde yüzerken televizyonda bir romantik komedi filmi vardı.

"Ah demek ayaklandın Lalisa-yah! Ne yiyeceğini bilemediğim için kendime yaptığımın aynısından yaptım! Beğenmediysen değiştirmekte utanma lütfen."

Lalisa gülümseyip koltuğa zıpladığında Jisoo'da gülmüş ve kaseleri kaşıklamaya başlamışlardı.



"Bu o kadar da sağlıksız bir plan gibi görünmüyor."
Yoongi elindeki soğuk kahveden yudumlar aldı.

"Lalisa'nın neşeli psikolojisini zinde tutmak ruhsal sağlığı dolaylı olarak fiziksel sağlığı açısından da iyi olacaktır. Jisoo'ya bunun için ricada bulunarak mantıklı bir karar vermişsin."

Jennie titreyen elleri ile tutmaya çalıştığı kupayı masanın üstüne bıraktı.

"Kendini,öldürmeye çalışmış yoongi."

Yoongi de onu taklit ederek bardağını masaya bıraktığında Jimin Leo ile koltukta oynuyordu.

"Tıpkı planlandığı gibi."

"Woah! Lalisa. Cidden bu pantalonlar sana çok yakışıyor. Umarım rahat bir şekilde dans edebilirsin."

Lalisa Jisoo'nun ona verdiği paketten aldığı çantayı koluna geçirirken gülümsedi.

"Benim için sorun değil. Rahat olduğum sürece iyiyim."

Evden çıkmaları ile kendilerini Onemillion'un önünde bulmuşlardı çünkü heyecandan attıkları hızlı adımlara beyinleri bile yetişememişti.

İçeri girdiklerinde serin hava ciltlerine çarparken Lalisa daha önce hiç gelmediği ortamı tanımaması dolayısıyla Jisoo'yu takip ediyordu.

Çantalarını askılığa astıklarında geniş odalardan birine geçtiler.

Beyaz saçları ve zayıf bedeni ile esnek figürler deneyen kızın yanında sanki renk getirmek için koyulan bir boya gibi akışkan olan kırmızı saçlı çocuk vardı.

Yattaki çocuk.

"Bu günlük bu kadar Hoseok."

Beyaz saçlı elindeki sudan yudumlar alırken bizi selamlamıştı.

"Merhaba Mina-yah. İşte sana bahsettiğim arkadaşım, Lalisa Manoban!"






merhabalar!

dansa giden jisoo;

yorumlarınız değerli!Görüşürüz!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

yorumlarınız değerli!
Görüşürüz!

dionysos//jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin