cure

1.4K 98 10
                                    

jennie'nin şarap gibi dudaklarına,ipek gibi saçlarına şeftali kokan boynuna baktım. Jennie Kim'i seviyordum.Huzurlu uykumuz herkesi kıskandıracak türdendi.İçimizdeki sıkıntıları yatağa girmeden önce bırakmış ve tüm saflığımız ile uyumuştuk. Ellerimi onun beline koyup okşayarak onun uykuya dalışını
izlemiş,daha sonra kendimi ona yaslayarak uyumuştum.Huzurlu hatta huzur kelimesinin bile az kaldığı uykumuzu bölen şey anlatılmayacak kabalıkta bir sesti. Onunla bu kutsal odada mutluydum. Her şeyde bir anlam buluyor kendi kendime mutlu oluyordum. Kim Jennie pek gülmese ya da ağlamasa da genellikle suratında düz bir ifade ile gezdiğinden onu yorumlamak hem daha kolay hem de daha zor bir hal alıyordu. Gelelim bu tok sese. Kapımız açılmıştı. Hemde çok şiddetli(!) bir ses ile.

İrkilmiştim. İki gündür kulağım fazla sese alışık değildi ve halinden gayet memnundu fakat şuan kulak zarımın titremesi ile tüm vücudum titremişti. Jennie de duyduğu ses ile yerinden fırlamış ve yatağın yanındaki çekmeceden çıkarttığı silahın tetiğini çekmişti. Kapının pervazında durup beklemeye başladı. Bu sırada evde yankılanan sesler kulaklarıma
değdiğinde içim titremiş,kalbim burkulmuştu. Ama üzüldüğüm için değil,acıdığım için.

"Lalisa! Benim Chaeyoung! Karım olduğunu hatırlatmaya geldim. Annene ve Babana acaba böyle orospuluk yaptığını söylesem ne derler?"
Kapıların teker teker duvara çarpma sesi geliyordu. Kendimi yorganın altına saklamıştım.
"Ha? Ne derler seni dolandırıcı?!"
Evin içinde yankılanan net bir kahkaha.
Bu öyle bir gülüştü ki içimi ürpertmişti. Korkmuştum. Birkaç saniye önce ona acıyan bendim fakat şimdi
gülüşü bana acıyormuş gibiydi. Daha sonra bizim bulunduğumuz kapıyı tekmeledi. Fakat kapının dolaba vurma sesi odada yankılanırken arkamızda bıraktığımız açık cam hiddetle kapanmış,evin içinden tiz bir çığlık yükselmişti. "LALISA MANOBAN!"

Koşuyorduk. Nereye gittiğimizi bilmeksizin koşuyorduk. Yanımızda sadece çantalarımız,üstümüzde sadece tişörtlerimiz ve ayaklarımız da tahmin edebileceğiniz üzere çıplaktı.
Koştukça göğsüme çarpan kolye sanki atı kampçılayan kırbaç misali beni koşmaya itiyordu fakat jennie'nin duraksadığını gördüm. Bacaklarını ovuyordu. Onu kucağıma alıp koşmaya devam ettim.
Durmak istemiyordum. Duracağımda olacakları biliyordum ve hiçbir seneryo iyi bitmiyordu. Ben de durmadım. Koştum. Jennie o güçsüz sesi
ile "dur" diyene kadar koştum. Geçmişimden kaçıyordum sanki. Kendimden kaçıyordum. Uzaklaşıyordum kendimden. Ve bu hoşuma gitmişti.

Geldiğimiz yer önceden karşılaştığımız bardı. Tanıdık kokusu tekrar burnuma çarptığında gözlerimi sıktım.
İçeri girdiğimizde barın ortasında duran elit insanlar gözüme çarptı. Giyimleri çok abartılıydı ve görünüşleri ise güzeldi. Cidden o koltukta kral ve kraliçe misali oturmuşlar,etrafındaki korumalar ise sanki onların askeriymiş misali emire hazır konumada bekliyorlardı.Boyunlarındaki kolyelerin birinde Hyuna diğerinde ise hyojong yazıyordu.Jennie karşılarına geçtiğinde kız olan elindeki kutuyu Dionysos'a verirken Kral parmağını şıklatmış ve kas yığını gibi duran koruma bizim yanımıza gelmişti. Tamam aslında biraz rahatsız hissediyordum. Çünkü normalde sadece bedenimi Dion'un görmesi sorun değildi ama şimdi bunca insanın karşısında çıplak durmak benim biraz.
Yanaklarımı kızartmıştı.Jennie tok bir ağızla teşekkür ettikten sonra dışarı çıktık. Nemli ve alkol kokulu ortama giriş ve çıkışımız çok ani olduğu için başım dönmüştü. Camları filmli bir araca bindiğimizde jennie kutudan iki şort çıkarmış birini bana ve birini kendine vermişti. Spor ayakkabıları da sırayla giydiğimizde araba hala yol alıyor gittikçe azalan basınçtan dolayı kulaklarım tıkanıyordu. Araba gidene kadar yarım kalan huzurlu uykum vücudumu kışkırtıyor uyumak için yalvarıyordu. Kendimi Dion'un bacaklarına bırakırken ayaklarımı camdan çıkartmıştım. Hava zaten çok sıcaktı. Jennie'nin elleri saçımı bulduğunda içim ürpermiş ve karnım yanmıştı. O bana mükemmel hissettiriyordu. Saçlarımla oynamaya ve elleri yüzümde gezinmeye devam etti. Yanaklarımı iki yandan tutarak sıktığında ikimiz de gülmüş ve benim suratım ile oynamasına seyirci kalmaya devam etmiştim.

İşte gelmiştik. Arabadan indiğimizde temiz havayı ciğerlerime doldurmuş fakat jennie biraz sendeler gibi olmuştu. Hemen ellerimi beline koyup dengesini sağlamasına yardımcı oldum. Burası çok da büyük olmayan bir dağ eviydi. Açıkçası,sevimliydi ve jennie kim'in bu mafyamsı hayatına tersti. Birden arabanın arkasından çıkan iki valiz arkamızdan gelirken biz kapıdan içeri girmiş ve kenetli ellerimiz bir an için ayrılmamıştı. Öyle tutuyordu ki sanki gitmemden korkuyordu. Öyle bakıyordu ki sanki son kez beni görecekmiş gibiydi.Jennie Kim yaptığı her haraketi hissetmek istercesine son kez yapıyormuş gibi yapıyordu.Aleksetimi. Bir anda beynime bir dövme misali işlenen bu sözcük artık bir anlam kazandırmıyordu beynime.Çünkü Jennie artık hasta gibi değildi. Duyguları olduğunu anlayabilirdiniz. Ona her yaklaşışımda sıklaşan kalp atışları ya da Chae her peşimden geldiğinde yüzündeki sinirli ifadeyi görebilirdiniz.

Jennie Kim Park Chaeyoung'un  evine tedavi olmak için gitse de onu tedavi eden Park Chaeyoung olmamıştı.


Merhaba
İşte yeni bölüm umarım hoşunuza gider.
Beğendiyseniz ya da eksik gördüğünüz yerler varsa belirtmekten çekinmeyin.
Hyuna Ve E-dawn
kraliçe ve kral :)
Yorumlarınızı okuyorum bol bol yazın <3
Görüşürüz

dionysos//jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin