your hands on me

705 53 11
                                    

Jennie benim yaşamımdı.
Yaşamıma açılan yeni bir pencereydi.
Pencereden içeri giren ışıklardı,bu ışıklar ise gözlerimi açmamı benim gerçeklik lensine götürülmemi sağlamıştı.
Jennie beni ben yapmıştı.
Kendimi onda bulmuştum.
Ben kaybettiğim kendimi,Jennie Kim'de bulmuştum.

Beynim yeniden çalışmaya başlamış fabrika gibi tıkır tıkır işlerken ben etrafımda olanları kavramaya çalışıyordum. Bembeyaz bir hastane odasındaydım ve en son ciddi anlamda berbat halde olduğumu hatırladım. Ama şu an çok iyi hissediyordum,verilen serumun içinde besin olmalıydı. Karşımda ise Dion oturuyordu. Kafası yana düşmüş,küçük bedeni bu olanları kaldıramamıştı. Uyuya kalmıştı. Uykumda onun seslerini net olmasa bile hayal meyal duymuştum ve bu bana o kabus gibi rüyaları mükemmel,ayrıca benim mutlu olmamı sağlayan rüyalara çevirmişti. Bir kaç kelimesi bile beni bu kadar derinden etkilerken onun bütün varlığından etkilenmemek ne mümkündü?

Uyanıktım. Hiç olmadığım kadar uyanıktım.Algılarım tamamen açıktı ve vücudum bu haraketsizliğe dayanamayıp haraketlendiğinde odada yankılanan tiz ses ile ürküp gözlerini açan Jennie bana bakmıştı.

Buluşmuştu gözlerimiz,aç kalan gözlerimiz yiyordu şimdi birbirlerini. Açtık birbirimize,onsuzluk beni o kadar yıpratmıştı ki hiç düşünmüyordum yaptığım hamleleri. Yatakta belimi dik konuma getirdiğimde Dion bir an için gözlerini benden ayırmamış ve dudaklarımızı buluşturmuştu.

O kadar ihtiyacım vardı ki buna,öyle istiyordum ki bunu,açlıkla kavramıştım şarap dudaklarını. Ellerim yeminli ellerine gittiğinde dudaklarımız ayrılmış,Bu kutsal andan çıkamayan iki tanrıça olarak kıkırdamıştık. O kadar saçma ve acınası bir durumdaydık ki. Kaçırılmıştım,hastanedeydik ve şu an kıkırdarken ellerimiz bir an için ayrılmıyordu. Hastanenin stabil kokusu odanın içinde dolaşırken Jennie'nin kokusu dans etmişti odada. Ayağa kalkıp benim dik konuma gelmemi kolaylaştırmak için bazı düğmelere basmıştı ve bu şekilde onu daha rahat görebilmemi sağlamıştı.

Koltuğunu mümkün olduğu kadar yakınıma getirmiş, sabahları uyandığımız zamanki gibi mesafe olmamasına küfür etmiştim aramızda. Tenim tenine
değiyordu ama savunmasız kalan vücudum daha fazlasına ihtiyaç duyuyordu. Elleri ile ellerimi okşamaya başladı bir an. Baş parmakları tuttuğu ellerimin üzerinde geziyordu.

"Lalisa,hiç düşündün mü? Neden katil rolü yapıp sizin evinize geldiğimi?"

Bu vanilya kokulu ortamda sorulan soru ile küçük şeytanlar dolaşmaya başlamış gibi hissediyordum. Sanki büyü,bozulmuştu.

"Hiç düşündün mü Lalisa,benim gibi hissedemeyen bir insanın son bir ayda neler hissettiğini?"

"Hiç düşündün mü Lalisa,sensizliğin bana ne tür sefil ve korkulası duygular yaşattığını?"


Kelimeler ağzından çıktığı gibi suratıma tokat gibi çarpıyordu. Beni kendime getirmek istermişçesine her kelimenin teker teker üzerinde durarak soruyordu bunları. Çaresizlik ile sarmalanan vücudumun tek yaptığı olumlu anlamda kafamı sallamamı sağlamaktı.

"Evinize geldim çünkü benim tedavim sendin Lalisa.
Aleksetimi siktiğimin hapları ile çözülmüyordu.
Sen..sen uzun yıllar sonra hissetmemi sağlayan tek
kişiydin Lalisa."

Kendi sorularını kendi cevaplıyordu şimdi. Gözleri ellerimdeydi. O kadar uzun süredir ellerime bakıyordu ki ellerimi saklamak, toprağın altına falan gömmek istiyordum.


"Son bir ayda ben hissettim Lalisa. Son bir ayda ben duyguların en güzelini yaşadım. Ben bu ayda aşkı yaşadım. Ve bu senin sayende oldu Lalisa."

"Sensizlik ise tek kelime ile iğrençli Lalisa biliyor musun? Kendimden iğrendim sensiz olduğum her gün,boyanmayı bekleyen portre gibi bekledim seni. Gelip ressamım olmanı bekledim. Beni fırça darbelerin ile renklendir istedim. Çünkü sensiz
ben siyah beyazdım Lalisa.Sen gelince renklendi hayatım. Binbir renk ile doldu taştı yaşamım,binlerce parçaya bölündü algılarım, hepsini alıp teker teker boyadın sen. Üşenmedin,boyadın beni Lalisa."

"Ve eğer bir daha sensizlik denen acınası duygu ile karşı karşıya kalmak zorunda olursam..."
"işte o zaman her şeyi unuturum."

Elleri ellerimdeydi hala,sanki konuşmamızdaki tek bağ oymuşçasına kavramıştı elleri ellerimi. O an değerli olduğumu hissettim. O an gerçekten bana ihtiyacı olan birini sevdiğini hissettim ve bunlar karnımın daha çok yanmasına neden olmuştu. Sadece evimize gitmek istiyordum. O huzuru tekrar aramaktan yorulmuştum artık. Ve bundan böyle biliyordum ki huzur kalmayacaktı. Jennie her ne kadar benimle konuşurken tüm gardını indirse de normal yaşantısında gözlerindeki kızıl kıvılcım ile gezer,baktığını yakardı.

Beni kimin oraya götürdüğünü bilmiyordum. Ama bildiğim bir şey vardı o da, Jennie'nin benimle konuşurken arka planda tuttuğu,intikam için yalvaran ve acıtma tutkusu ile yanıp tutuşan bakışlarıydı. İntikam istiyordu. Kimden,Nasıl ve Ne zaman istediğini bilmiyordum. Dediğim gibi,Jennie sinirliydi.

Dionysos sinirliydi,ve alkollüyken sinirlenince iyi şeyler olmazdı.


Ben geldim!
Merhabalar!
Nasılsınız? Umarım her şey yolunda ve iyi gidiyordur.
Yorumlarınızı sevdiğimi biliyorsunuz lütfen esirgemeyin :)
Görüşürüz!

dionysos//jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin