Uzun süredir bölüm yükleme çabalarım hata verdiğinden gecikti tüm hikayeler. Okumayı bekleyen birileri varsa üzgünüm...
---------------------
"Hadi lütfen! Sadece bir gece için yarın akşam dönmüş olacağım."
"Jimin gerçekten bilmiyorum. Ya sana yolda bir şey olursa? Bunu nasıl açıklarım?! Gerçeği söyle beraber gideriz. Ne dersin? Ha?"
"Bizimkiler o sınava girmeme asla izin vermez. N'olursun?! Sadece bir gece sizde kalacağımı söyleyeceğiz."
Yaklaşık iki saattir en yakın arkadaşım Jaeyoung'u ikna etmek için uğraşıyordum. Öyle ki Seul üniversitesinden gelen sınava giriş hakkıma bile sevinememiştim doğru dürüst.
"Hem sevinmedin mi benim adıma? En çok istediğim bölüm için bir şans bu!"
"O nasıl söz tabi ki de sevindim ama senin habersiz tek başına gidecek olma fikrin üstelik sizinkilere yalan söyleyerek... Bilmiyorum Jimin..."
Aslında haklıydı ama babama güzel sanatlar fakültesinin giriş sınavlarına katılma hakkını kazandığımı bile söyleyemezdim, ki üstüne sınava gireceğim diyebileyim... Buna asla izin vermezdi.
Başvuru mektubu için bile yan komşumuz yaşlı Bay ve Bayan Gim'in adresini vermiştim. İnternette yayınlansa da, e-posta yollasalar da o mektup illaki evlere postalanıyordu. Kağıt israfı işte...
Ama o kağıt israfı benim mutluluk nedenimdi. Hazinemdi. Sımsıkı elimde tutuyordum varlığını daha da hissetmek için. En sevimli bakışlarımı atıp azıcık da dudağımı büzdüm ve bir kez daha şansımı denedim.
"Lütfen! Lütfen söz veriyorum başıma hiçbir şey gelmeyecek. Sınav esnası hariç her saat başı- yo hatta yarım saatte bir mesaj atarım." dedim heyecanla.
"Bilmiyorum Jimin."
"Jaejae lütfen." Başımı eğdim önüme. Gözlerim yaşarmaya başlamıştı. Bu benim elime geçen ilk şanstı. Mutlaka değerlendirmem lazımdı. Olmayacaksa bile denememiş olmaktan iyi değil miydi? Elimden geleni yaptım demek daha önemli değil mi yani?
"Sırf bu ihtimal için dört aydır çalışıp para biriktirdiğimi, bir aylık maaşımla sınavda kullanılacak her malzemenin en iyisini aldığımı, sınav giriş ücretine diğer maaşımı neredeyse yarısını yatırdığımı bile bile bu fikre karşı çıkamazsın." Sinirli çıkarmaya çalıştığım sesim aksine güçsüz çıkmıştı.
"Peki tamam ama sınav biter bitmez geri döneceksin."
Hemen boynuna atladım. Sımsıkı sarıldım. Arka arkaya onlarca kez teşekkür ettim. Sağ salim döneceğim dair sözler verdim.
Şimdi eve gidecek, bizimkilere pazar akşamı Jaeyounglarda kalacağımı söyleyecektim. Babam büyük ihtimalle akşam yemeği sonrasında arayıp teşekkür edecekti. Yanlış anlamayın kontrol amaçlı değil nezaketen bir arama. 'Bu gece Jimin'i misafir ettiğiniz için teşekkürler umarım size dert olmuyordur.' araması.
Pazar günü gece on ikideydi trenim. Yanıma resim malzemelerimi alacaktım sadece. Tabii temiz bir tişört, diş fırçası ile diş macunu, tarak gibi şeyler işte. Ah bir de abimin poları. Sırt çantama diğer eşyalarla birlikte sığmak için baya büyük olduğu için onu giyip çıkmayı planlıyordum. Umarım çıkarken abime görünmem diye dua ettim içimden.
Sonbaharın son demleri olmasına rağmen Busan'da havalar denizellikten dolayı geç soğurdu ama hava bazen yağmurlu olabiliyordu yine de öyle çok kalın giyinmezdiniz bu yüzden o polara ihtiyacım vardı. Seul daha soğuk oluyordu Busan'dan. Hava durumunu bir haftadır takip ediyordum. Ve tabii her ne kadar toplu taşıma araçlarının ısıtıcısı çalışsa da hasta olmayı göze alamazdım. Hem o polar gerçekten çok sıcak tutuyor üstelik kocaman ve yumuşacık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔️Not a Slave But a Toy
FanficJimin, okul masraflarını karşılamak için haftanın dört günü şehirdeki en iyi restoranlardan birinde çalışıyordu. Hayatının daha yaşanılır olmasını istemek suç muydu? Hayır. O da böyle düşünerek zengin bir ailenin ve büyük bir holdingin varisi olan J...