Geri sayım başladı... ↓
~~~~~~~~~~~~~
Önce dudaklarımız ardından yüzlerimiz uzaklaştı birbirinden.
Tekrar öpmek istiyordum ama çekiniyordum. Az önce hazırım diyen bendim değil mi?
"Uyuyalım mı?" Masum bir soruydu. Ama nedense içim bir garip olmuştu. Titrek sesime hakim olamayacağımı bildiğim için başımla onayladım.
Ayağa kalktı, bir elim hala avuçlarındaydı ve onu bırakmayarak beni de ayağa kaldırdı. Odamın kapısına geldiğimizde duraksadı.
"Kokunla uyumaya alışmışım."
Ne demeliydim? Beraber uyuyalım desem yanlış anlar mıydı? Hakkımda kötü düşünür müydü? Şüphe duyar mıydı? Zaten yatağım küçük sığmazdık ki?
"Yatak küçük sığmayız ama." Gülmüştü. Niye gülüyordu?
"Benimki yeterince geniş." demesiyle almakta olduğum nefes tıkanmıştı boğazıma, kalakaldım bir süre nefesdiz. Kalp atışlarım en hızlı müziğin ritmini bile geride bırakabilirdi.
"Evet çok." Vermiş olduğum cevapla yerin birkaç metre altında aptallığıma yanmak istemem çok normal ki iç sesim bile verdiğim cevaba söyleyecek söz bulamamıştı!
"Gerizekalı!" Geç de olsa gelmişti cevap. 'Bir kez sadece bir kez benim sözcüklerim dökülse dudaklarından ne var ki? Olmayan beyninle hareket ettiğin yetti!'
'Adamın kucağına atlayacak değilim ya!'
'Yapman gereken tam da bu!'
'Kapa çeneni!'
'Sen kapa'
"İyi geceler o zaman." deyip kapımı açtı.
"Sana da hy- Jungkook." Evet bu sefer konuşan iç sesimdi ve bu çok utanç vericiydi. Ama bu sözümle önce şaşkın sonra yıldızlarla dolu gülen gözleri iç sesimle gurur duymama neden oldu. Ama sadece bu seferlikti bu!
"Teşekkürler Jimin." deyip bir adım da yaklaşıp minicik bir öpücük kondurdu yanağıma.
Odama girer girmez elimi kalbime koydum. Bu kadar hızlı atıyor olması inanılır gibi değildi.
'Bu sana son uyarım. Yanına git!'
'Saçmalama! Bunu yapamam.'
'Bal gibi de yaparsın! Üstüne atlayacak değil ya! Sarılıp uyursunuz.'
'Ya yanlış anlarsa?'
'Neyi yanlış anlayabilir?'
Aslında haklıydı. Ortada yanlış anlaşılacak bir şey yoktu.
Pijamalarımı giyip anlık bir cesaretle odamdan çıktım. Tam kapısını çalmak üzere elimi kaldırmıştım ki tüm o cesur Jimin puf diye uçmuştu.
Ne diyecektim? Beraber uyuyalım mı? Nedense saçma gelmişti bu hareket ki zaten iç sesimin hiç bir mantıklı yanı yoktu.
'Beni mantık gibi saçma bir şeyle bağdaşırmana inanamıyorum! Tıklat şu kapıyı pısırık şey!'
Ve kapı açıldı. Ve ikinci seferlik dinlediğim iç sesim yüzünden, kapıyı tıklatmak için inen elim göğsündeydi.
"Bensiz uyuma diye şey ettim..." dedim aceleyle bana şaşkınca bakan adama. Ne diyordum ben böyle?
Elini kaldırarak yastığı gösterdi.
"Niyetim yoktu zaten." dedi. Gülümsemesiyle eriyebilirdim. Hala göğsünde olan elimi tutup içeri çekti beni. Sarıldı. Sımsıkı sarıldı. Yastığı hala elindeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔️Not a Slave But a Toy
FanfictionJimin, okul masraflarını karşılamak için haftanın dört günü şehirdeki en iyi restoranlardan birinde çalışıyordu. Hayatının daha yaşanılır olmasını istemek suç muydu? Hayır. O da böyle düşünerek zengin bir ailenin ve büyük bir holdingin varisi olan J...