↓I. Masraflar

2.3K 204 271
                                    

Şu son iki hafta karşıma çıkıp çıkmayacağının gerginliği ile geçmişti. Okula mı gelecek yoksa restorana mı ya da kapıma mı dayanır diye bekleyip durdum. Yolda da karşıma çıkabilme olasılığı vardı tabii. Ama iki haftadır yoktu...

"Jimin!"

"Efendim hyung?"

"Heegul bugün gelemeyecekmiş yerine bakar mısın?"

Joker eleman Jimin tabii ki de hazırdı.

"Tabii hyung hemen hazırlanıyorum!"

Arka tarafa gidip yedekte bulunan garson kıyafetlerinden temiz ve bedenime uygun olanları alıp giydim.

Geleneksel Kore mutfağı olduğundan garsonluk konusu sorun olmuyordu. Jisub hyungun restoranında dünya mutfağından da yemekler olduğu için asla cesaret edememiş hep arkada, mutfakta kalmıştım. Nadiren kalabalık içki veya yemek servisi için yardımcı olarak çıkar asla müşterilerle muhattap olmazdım. Ancak burada kendi dilimden önceden hepsini tatmamış olsam da bildik bir menü vardı.

El terminalini alıp ön tarafa çıktım. Mutfakta olmaktan daha yorucuydu garsonluk. Sorumluluğundaki masalarda oturanların tüm memnuniyeti sana bağlıydı.

Vip odalardan birinin uyarı sinyali yanınca hemen gidip kapıyı tıklattım. İçeride geçenlerde gelen Jiyong hyungun kuzeni vardı sadece.

"Hoş geldiniz. Sipariş için karar verdiniz mi?"

"Oh selam ufaklık! Sadece bir bardak su alacağım. Misafirlerim olacak. Asıl siparişi onlar gelince vereceğiz." dedi.

"Tabii efendim." deyip hafif eğildikten sonra geri geri çıkıp kapıyı arkamdan kapattım.

Suyu götürdükten on dakika kadar sonra yine aynı odanın sinyali geldi. Misafirleri gelmiş olmalıydı. Kapıyı çalıp içeri girdim.

"Ah işte geldi." dedi su isteyen kişi. Misafirlerinden birinin Jungkook olması ve girer girmez gözlerini üstümden ayırmaması ürkütmüştü. İki haftanın sonunda onu görmek garip hissettirmişti. Gerginliğim korkuyla yer değiştirmişti şimdi. "Menü alacağız." diye devam etti sözüne kuzen olan.

"Benim ne yiyeceğim belli." dedikten sonra diğer adama döndü Jungkook. "Jongin, senin için de tavsiyede bulunabilirim." dedi. Beni resmen tanımazlıktan gelmiş gözlerini üzerimden çekip normal hareketlerine devam etmişti. Rahatlamalıydım fakat bozulmuştum da. Ne bekliyorsam! Koskoca holding sahibi adam garsonla mı selamlaşacaktı? Ne diyecekti onca olanlardan sonra? Hala onu kandırdığımı düşünüyordu. Beni rezil edecek bir harekette bulunmadığı sürece tanımıyormuş gibi davranması daha iyiydi.

Siparişleri hazırlanıp servis edildikten sonra uzun süre ses çıkmadı. Çok yoğun bir akşam değildi. Beş garson gayet iyi idare etmiştik.

Mola vermek için Vip odadakileri bekliyordum. Genellikle molaya çıkanın masalarına diğerleri bakardı ama vip odalardan birinde müşteri varsa hangi garson başladıysa o devam ederdi ve içeridekiler bir saatten fazla süredir oturuyorlardı. Yemek siparişi sonrası sadece biten şişenin yerine üç tane daha soju götürmüştüm.

Gelen sinyalle hemen odaya gittim. Girer girmez ağır içki ve sigara kokusu sarmıştı etrafımı. Restoranda ana salondaki masaların olduğu kısımda yasak olsa da özel havalandırması olan odalarda sigara serbestti.

"Oh! Genç arkadaş! Hemen şu kartı alıp hesabı kapatıyorsun!" Jiyong hyungun kuzeni zar zor ayakta durmasına rağmen yerinden kalkıp yanıma geldi ve kolunu omzuma atarak cüzdanından çıkardığı kartı uzattı. Adının Jongin olduğunu öğrendiğim adam ona karşı çıktıktan sonra, o da kartını burnuma dayayıp ödemeyi ondan almamı istedi. Bir yandan da bana vereceği bahşişi sallıyordu diğer elinde. Tam o sırada masanın en ucunda oturan Jungkookla göz göze geldik. Diğer ikili hesap için kavga ederken yavaşça oturduğu yerden kalkıp yanımıza geldi, omzumdaki eli tutup indirdi.

✔️Not a Slave But a ToyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin