Keyifli Okumalar...
Ertuğrul, bakkaldan içeri girdiğinde bakışları ilk olarak kasanın diğer tarafında elindeki un ve şekeri poşete koyan Sevdaya takıldı. Kapının girişinde dikilmeyip Semihle raflara doğru ilerledi. Semih, raftan bir şeyler alırken Ertuğrul'un bakışları kasanın önünde dikilmiş bakışlarını Sevda'nın üzerinden ayırmayan adamdaydı. Bu tanımadığı adama karşı içinde bir öfke birikti. Çünkü gözlerini dikmiş Sevda'ya bakıyordu.
Ertuğrul, önünde durduğu rafta ne olduğuna bakmadan eline rasgele bir şey aldı. Parayla birlikte kağıt da mı vermişti bu adam?! Adama bak, kağıt falan hazırlıklı gelmişti. Ertuğrul o kağıtta telefon numarası olduğundan emindi. İçindeki şiddet yanlısı taraf git kağıdı adama yedir diye fısıldasa da Ertuğrul bu tarafını susturdu.
"Birader, ne yapıyorsun?" Semih'in omzunu dürtmesiyle Ertuğrul bakışlarını kasadan ayırdı.
"Alışveriş."
"Maçı izlerken yanına yemek için bir şeyler alacaktık hani?"
"Ben de öyle yapıyorum." Semih bir şey demeden bakışlarıyla elini işaret ettiğinde Ertuğrul elindeki çilekli pudingi rafa geri bıraktı.
"Çok canın çektiyse alalım birader."
"Boş boş konuşma Semih. Dalgınlığıma gelmiş."
"Fark ettim."
"Hadi alacaklarını aldıysan gidelim. Göremedim zaten." Ertuğrul, ters bir şekilde söylenip kasaya doğru ilerledi.
"Neyi göremedin?"
Kağıdı alıp almadığını. Ertuğrul kendi kendine söylenip kasadaki adamın arkasında beklemeye başladı. Hâlâ neyi bekliyordu bu adam?!
Ertuğrul, adamın Sevdayla daha fazla muhabbet kurmasına sabredemedi. "İşiniz bittiyse kalabalık yapmayın." Konuşması üzerine adamın bakışları Sevda'nın üzerinden kendisine çevrildi. Ertuğrul kendisinden kısa olan adama düz bir surat ifadesiyle sakince bakmaya başladı.
"Bitmedi."
"Bitmiş gibi gözüküyor."
"Sevdayla konuşmam gereken bir şey vardı."
Sevda?! Ertuğrul bilinçsizce gözlerini kıstı ve dilini yavaşça alt dudağının üzerinde gezdirdi.
"Pardon ama benim sizinle konuşacak bir şeyim yok. Lütfen başka bir şey almayacaksanız kasadan çekilin. " Sevda daha fazla dayanamayıp iki adamın arasına girdi. Burak'ın bakışları Ertuğruldan kendisine çevrildiğinde birkaç saniye bakıp bakkaldan çıktı. Adamın çıkmasıyla Sevda adeta derin bir nefes aldı. Üzerinden yük kalkmış gibi hissediyordu.
"Buyurun. Az önceki durumdan dolayı özür dilerim."
"Sorun değil." Ertuğrul başka bir şey söylemeden sustuğunda Semih hemen lafa girdi.
"Eğer sizi rahatsız ediyorsa, hallederiz." Semih bu sözleri Nergis'e bakarak söylediğinde Nergis dakikalardır sessizce oturduğu yerden ayağa kalktı ve sessizliğini bozdu.
"Gerek yok. Biz kendimizde halledebiliriz." Nergis adeta her kelimenin üzerine ayrı ayrı basarak söyledikten sonra adamın elindeki abur cuburları işaret etti. "Aldıklarınızı kasaya bıraksanız artık."
"Pardon, dalmışım. Bu mahalle çok güzelmiş."
"Mahallenin güzelliğini bakkalın içinden nasıl anladınız?!" Sinirli bir ses bakkalın içinde yayılarak adeta her duvarda izini bıraktı en çok da Nergisin gönlünde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahallemin Polisi
General FictionBenim hikayemde kötü kraliçe, saf kral, masum kız, beyaz atlı prens gibi ilgi çekici karakterler yok. Bu benim, sıradan mahallemde aşkı bulma hikâyem... Benim ufak dünyamı büyüten güzel kalpli bir adamı size kendi gözlerimle göstermeye çalışacağım...