Keyifli Okumalar...
Güneş batmış, ortalık kararmaya başlamıştı. Ertuğrul adımlarını Sevda'nın adımlarını uydurarak yürürken yolun hiç bitmemesini istiyordu. Bu yol niye bu kadar kısaydı ki? Tek başına yürüyor olsaydı bu yol bitmek bilmezdi ama yanında Sevda olunca birkaç adım atınca eve varmış oluyorlardı.
Ertuğrul ellerini cebine sokmuş yürürken kaçamak bakışları sakince yürüyen Sevda'ya takılıp duruyordu. Sevda'da aynı kaçamak bakışlarla Ertuğrul'a bakıyordu.
"Bakkala annen mi bakıyor?" Ertuğrul aralarındaki sessizliği bölmek için aklına gelen herhangi bir şeyi sorduğunda Sevda bu sorusunu ilk önce başını sallayarak onayladı.
"Evet. Dışarı çıkmak istediğimde ya da kursa gideceğim sıralar da bakkalda annem olur."
"Anladım. Peki ya baban? Onu hiç görmedim." Ertuğrul sorduğu sorunun Sevda'yı sessizleştirdiğini ve durgunlaştırdığını görünce yanlış bir soru sorduğunu hemen anladı.
Sevda, Ertuğrul'dan gelen bu soru üzerine sessizleşti. Konuşup, sorduğu sorunun cevabını vermek istese de boğazına kocaman bir yumru oturmuş konuşmasını engelliyordu. Birkaç yutkunduktan sonra derin bir nefes aldı.
"Babam bir buçuk yıl önce vefat etti."
"Özür dilerim. Sormamam gerekirdi."
"Hayır, özür dilemene gerek yok. Nereden bilecektin ki."
"Başın sağ olsun." Sevda tebessüm etmeye çalışsa da dudakları bir türlü yukarı kıvrılmadı. Ertuğrul'a göstermemeye çalışarak yanaklarından süzülen yaşları silmeye çalışsa da Ertuğrul fark etmişti ama başını hafifçe yana çevirerek görmemiş gibi davrandı.
"Kusura bakma. Babam ne zaman aklıma gelse çok kötü oluyorum. Zamanla alışırsın diyorlar ama zamanla daha kötü oluyor gibi. Bir şey olduğunda koşarak ona anlatamıyorum, korktuğumda yanına gidemiyorum, bayramlarda elini öpemiyorum, sofraya onun için koyduğum tabağı artık koymuyorum. Zaman beni onun yokluğuna alıştırmak yerine bana daha çok onu hatırlatıyor. Çünkü onun eksikliğini fark ettirecek bir sürü şey yaşıyorum."
"Haklısın ama yine de ilk gün hissettiğin acıyı hissetmiyorsun artık. Zaman yokluğuna değil de acısına alıştırıyor daha çok."
"Öyle galiba. Onu bulduğum günü dün gibi hatırlıyorum. Gece saat on biri geçmişti ama babam eve dönmemişti. Ona bakmak için bakkala gittiğimde sandalyede gözleri kapalı sessizce oturduğunu gördüm. İlk başta uyuduğunu sanmıştım ama ona seslendiğimde hiçbir cevap alamadım. Daha sonra yanına gidip onu sarstığımda vücudu bir külçe gibi yan tarafa devrildi. İlk birkaç dakika ne çığlık attım ne de ağladım sadece durmuş öylece babama bakıyordum. Sonrasını çok hatırlamıyorum zaten dizlerimin üzerine çöküp ağlamaya başlamıştım."
"Kalp krizi miydi?"
"Hayır. Doktorlar beyin kanaması geçirdiğini söylediler."
"Tekrardan başın sağ olsun. Mekanı cennet olsun."
"Amin."
Sevda aralarına hakim olan huzursuz sessizliği bozmak için kendisini toparlayarak gülümsedi.
"Yollar seninle çabuk bitiyor."
"Ben de seninle yürüdüğüm yollar için aynı şeyi düşünüyordum."
"Ertuğrul."
"Efendim."
"Bugün seni anneme anlatmayı düşünüyorum. Senin için sakıncası olur mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahallemin Polisi
General FictionBenim hikayemde kötü kraliçe, saf kral, masum kız, beyaz atlı prens gibi ilgi çekici karakterler yok. Bu benim, sıradan mahallemde aşkı bulma hikâyem... Benim ufak dünyamı büyüten güzel kalpli bir adamı size kendi gözlerimle göstermeye çalışacağım...