Bölüm 26

54.1K 3.3K 427
                                    



Keyifli Okumalar...


Ertuğrul üzerindeki uyku mahmurluğunu yavaşça sıyırıp atarken bakışları kollarının arasındaki Sevda'ya kaydı. Yüzünü Ertuğrul'un göğsüne gömmüş uyuyordu. Ertuğrul'un yüzüne bir gülümseme yayılırken sessizce kollarının arasındaki karısına bakmaya başladı. Saçları Ertuğrul'un kolundan yastığa dağılmış, düzenli bir şekilde aldığı nefeslerle Ertuğrul'un kalbini sızlatmak istercesine güzeldi.

Bir süre daha sessizliğini koruyarak Sevda'yı izledikten sonra onu uyandırmamaya dikkat ederek kolunu çekti ve yataktan çıktı. Sevda'nın uyanıp uyanmayacağını anlamak için yatağın kenarında birkaç dakika bekledi ve uykusuna devam ettiğini görünce yatak odasının kapısını kapatarak odadan çıktı.

Hafta sonu kahvaltısını hazırlayıp Sevda'ya sürpriz yapmak için mutfağa girdiğinde bir süre ne yapacağını, nereden başlayacağını düşünerek bakışlarını mutfakta dolaştırdı. Daha sonra işe çay suyunu koyarak başlamaya karar verdi.

Çay suyunu koyup dolaptan kahvaltılıkları çıkardı. Kısa bir araştırmanın üzerine dolapların birinde bulduğu kahvaltı tabaklarından iki tane alıp tezgahın üzerine bıraktı. Peynir, zeytin ve birkaç kahvaltılık malzemeden daha tabaklara belirli ölçüde koyduktan sonra kahvaltılıkları aynı şekilde buzdolabına geri kaldırdı. Domates, salatalık ve yeşil biber çıkarıp güzelce yıkadıktan sonra keserek tabaklara yerleştirdi. Dolaptan iki tane de yumurta çıkarıp çayı demledi. Yumurtaları tavaya kırmadan önce mutfaklarındaki küçük masayı hazırlamaya başladı.

Masayı hazırlama işi bittiğinde aklına gelen fikri uygulamak için mutfakta işleri bırakarak çalışma odasına yöneldi.

İşini halledip mutfağa geri döndüğünde ekmekleri masaya koymak için ekmek kutusunu açtı ancak ekmek olmadığını görünce kaynamış olan çayın altını kapatarak ekmek almak için evden çıktı.

Ertuğrul mahallenin sessiz, sakin sokaklarından geçip bakkala ilerlerken yolda karşılaştığı tek tük insanlara da selam veriyordu. Bakkala vardığında Sonay annenin bakkalı açmış olduğunu ve bakkalın önünde bir kadınla sohbet ettiğini gördü.

"Günaydın, anne."

"Günaydın, oğlum. Nasılsın?"

"İyiyim. Sen nasılsın?"

"Ben de iyiyim. Ekmek almaya mı geldin?"

"Evet, bu arada akşam bize yemeğe geliyorsun unutmadın dimi?"

"Yok oğlum unutmadım. Annenler de geliyor zaten. Beraber geliriz yedi-yedi buçuk gibi."

"Tamam akşam görüşürüz."

"Görüşürüz oğlum." Ertuğrul iki tane ekmek alıp parasını kasaya bırakırken Sonay anne sohbetine kaldığı yerden devam etmeye başlamıştı bile.

Ertuğrul elinde ekmeklerle eve dönerken Sevda esneyerek gözlerini yavaşça araladı. Bakışları yatağın boş tarafından kayıp pencereye çevrilecekti ki yatağın üzerindeki kağıt parçansa takıldı.

Açılmamak için direnen gözlerini ovuşturduktan sonra yatakta doğrularak kağıdı eline aldı ve üzerindeki yazıyı okumaya başladı.

Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni:
Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliçten.
Vapur düdükleri ötmededir.
Etraf alacakaranlık,
Köprü açıktır henüz.
Bir gün sabah sabah kapıyı çalsam...

Mahallemin PolisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin