Keyifli Okumalar...
Yaşamanın kendisi de bir gelgit: İlk bakışta herhangi bir fark varmış gibi görünmüyor ve sonra bir gün aşağı baktığınızda acının ne kadar çok aşındırdığını fark ediyorsunuz (Kız Kardeşim İçin, sf.502).
Sevda, daha önce de okumuş olduğu kitabı tekrar okuyup bitirdiğinde yanında peçete yığınından bir dağ oluşmuş durumdaydı. Kitabı bitirip kapağını kapatıp ağlamaya devam ederken odaya giren Ertuğrul'un şaşkın bakışlarının esiri oldu.
"Sevda'm yine niye ağlıyorsun?"
"Kitaba ağlıyorum Ertuğrul."
"Adı üstünde sadece bir kitap canım. Ağlamana gerek yok, hem gözlerin şişmiş."
"Adı üstünde bir kitap mı? Duygusuz musun Ertuğrul ya?! Dün gece de izlediğimiz filmde kızın annesi öldü sen hiçbir şey olmamış gibi adamın arabasını araştırıyordun." Sevda sinirle koltuktan kalktığında bakışları dağınık eve takıldı. Bu ev ne ara bu kadar dağılmıştı ki?
Dün geceden kalan birkaç bardak ve tabağı eline alıp mutfağa doğru ilerlediğinde Ertuğrul'un da sessizce peşinden geldiğini biliyordu.
Mutfaktan içeri bir adım atmıştı ki gördüğü manzara karşısında dudakları şaşkınlıkla büyürken bozuk olan morali daha da bozuldu ve doldu dolu gözlerle Ertuğrul'a döndü.
"Bu ev niye bu kadar pis Ertuğrul?"
"Toplarız şimdi canım. Buna mı üzülüyorsun?"
"Üzülmeyeyim mi? Bu üzülecek bir şey değil mi Ertuğrul? Ya annemler gelirse bana pis gelin demezler mi?"
"Demezler canım, nereden çıkarıyorsun böyle şeyleri?"
"Uyduruyor muyum yani? Bunu mu söylüyorsun?"
"Hayır öyle bir şey demiyorum tabi ki. En iyisi temizlik yapalım biz. Hem ben bugün işe de gitmiyorum."
"Tamam sen evi makineye çek ben de mutfağı toplayayım."
"Süper fikir hadi başlayalım ama sen ilk önce elini yüzünü bir yıka. Gözlerin ağlamaktan kıpkırmızı olmuş."
Sevda bir şey demeden mutfaktan çıktığında Ertuğrul karısının arkasından derin bir nefes alarak gazabına uğramamak için hızla işe başlamaya karar verdi.
Sevda bulaşıkları yerleştirmiş, kirlileri halletmiş bir şekilde ocağı temizlerken elinde elektrikli süpürgeyle mutfağa giren Ertuğrul'a kısa bir bakış attı. Ertuğrul, mutfaktaki halıyı kaldırıp her tarafı güzelce çektikten sonra Sevda'nın ne zaman hazırladığını bilmediği vileda kovasını da getirip yerleri de silmeye başladı.
Ertuğrul'un sessizce ve işine oldukça odaklanmış bir şekilde çalışması karşısında Sevda ocağı temizlemeye ara vererek ona bakmaya başladı. Bazen onu çok yorduğunu ve usandırdığını hissediyordu. Ama her seferinde Ertuğrul öyle bir şey olmadığı konusunda kendisini ikna edip gülerek onu öpüyor ve konuyu değiştiriyordu. Sevda bundan sonra sonu kötü biten kitap okumayacak, film izlemeyecekti. En azından yersiz ağlama isteğinin önüne geçebilirdi.
"Sevda, yoruldun mu canım?"
Ertuğrul, dalgın bir şekilde tezgaha yaslanıp duvara bakan Sevda'nın yanına giderek yavaşça koluna dokundu.
"İyiyim, dalmışım sadece. Hem bir şey yapmadım sadece mutfağı temizledim. Bütün işi sen yaptın zaten. Yorulduysan dinlen sen, gerisini ben yaparım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahallemin Polisi
General FictionBenim hikayemde kötü kraliçe, saf kral, masum kız, beyaz atlı prens gibi ilgi çekici karakterler yok. Bu benim, sıradan mahallemde aşkı bulma hikâyem... Benim ufak dünyamı büyüten güzel kalpli bir adamı size kendi gözlerimle göstermeye çalışacağım...