Keyifli Okumalar....
Hastalık insanın bedeninden ruhuna yaylıyordu adeta. Sevda iki gündür evde hasta bir şekilde yatıyor ve ıhlamur, tarhana çorbasıyla hastalığını atlatmaya çalışıyordu. İçi dışı ıhlamur olmuştu, artık görmek bile istemiyordu. Elindeki peçeteyle akan burnunu sildiğinde aklına Ertuğrul geldi. Gerçi ne zaman aklından çıkıyordu ki?
Komidinin üzerinde duran telefonunu eline alıp can sıkıntısıyla sosyal medyada gezinmeye başladı. Okuyacak kitabı bile kalmamıştı. Bütün gün evde tek başına, kafayı yiyecek noktaya geliyordu. Bir süre telefona bakarak kendisini oyaladıktan sonra gözlerinin ağrıdığını hissetti. Telefonu bırakıp yatacağı sırada mesaj geldi.
Ekranda mahallemin polisi yazısını görünce hızla yataktan doğruldu ve mesajı açtı. Bir demlik ıhlamurdan daha çok işe yarayan bir şey varsa o da Ertuğrul'du.
"Nasılsın? Boğazın çok ağrıyor mu?"
"Daha iyiyim. Sen nasılsın? Çok yoğun musun?"
"Yorgunum, bugün çok yoğunuz. Sana da sabah mesaj atamadım."
"Olsun, sorun değil. İşin daha önemli sonuçta, ben evde boş boş yatıyorum zaten."
"Güzelce yatıp dinlen ve hemen toparla."
"Dedim ya daha iyiyim. Yarın bakkala giderim. Evde sıkıntıdan kafayı yiyeceğim yoksa."
"Birkaç gün daha dinlen, bakkalı annen idare ediyor. Kitap oku, bir şeyler izle."
"Elimdeki son kitabı sabah bitirdim. Başka okuyacak kitabım kalmadı. Dışarı çıkıp alsam mı acaba? Hem hava da almış olurum."
"Yatıp dinlen. Sonra çıkınca alırsın. Şimdi hasta hasta gidip kendini yorma."
"Tamam."
"Bu kadar uysalca kabullenmen beni endişelendirmeli mi?"
"Karşı çıksam olmuyor kabullensem olmuyor. Ne yapayım?"
"Tamam tamam kızma şaka yapıyorum sadece. Benim işimin başına dönmem gerekiyor. Sen de dinlen. Kendini yormak yok, uslu uslu dinlen."
"Emredersiniz, komutanım. Kolay gelsin."
"Aferin asker."
Sevda gelen mesaja sırıtarak bir süre baktıktan sonra telefonu bırakarak yataktan çıktı. Sanki yattıkça daha da hasta hissediyordu. Bir şeyler yapması gerekiyordu. Ayaklarına terliklerini geçirip odasından çıktı ve mutfağa gitti. Bir süre mutfağın ortasında durup ne yapsam diye etrafa bakınırken aklına geçen aldığı yufkalar geldi. Yufkaları dolaptan çıkarıp tezgahın üzerine koyduktan sonra patateslerin olduğu tarafa yöneldi. En azından bir şeyler yaparak kendini oyalardı.
Sevda yaptığı patatesleri börekleri fırına verip hızlı adımlarla odasına çıktı. İki gündür üzerine yapışan pijamalarını sonunda çıkarıp yatağının üzerine attı. Dolaptan siyah bir pantolon ve beyaz, kollarında işlemeleri olan gömleğini alıp giyindi. Bakır rengindeki şalını da yaptıktan sonra böreklere bakmak için aşağı indi. Böreklerin olduğunu görünce fırını kapatıp dikkatli bir şekilde böreklerin olduğu tepsiyi fırından çıkardı. Biraz soğumalarını bekledikten sonra yavaşça elindeki büyük tabağa tepsideki böreklerin bir kısmını koydu. Mine teyze hasta olduğu süre boyunca sık sık uğrayıp kendisini kontrol etmiş, meyve suları sıkıp getirmişti. Onun bu ilgisine karşılı en azından patatesli börek götürerek teşekkür etmeliydi. Terliklerini giyip evden çıktı ve yan eve doğru ilerlemeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahallemin Polisi
General FictionBenim hikayemde kötü kraliçe, saf kral, masum kız, beyaz atlı prens gibi ilgi çekici karakterler yok. Bu benim, sıradan mahallemde aşkı bulma hikâyem... Benim ufak dünyamı büyüten güzel kalpli bir adamı size kendi gözlerimle göstermeye çalışacağım...