Keyifli Okumalar...
Ertuğrul, Sevda'yı dokuz buçuk gibi eve bırakıp arabadan inmeden devam etmişti. Oysa Sevda ona masaj kremi verecekti. Yemekte de arada sırada boynunu ovuşturup, hareket ettirmesi Sevda'nın gözünden kaçmamıştı.
Sevda üzerini değiştirip pijamalarını giydikten sonra mutfağa giderek kahve için su koydu.
"Ne yapıyorsun?" sevda kollarını tezgaha koymuş suyun kaynamasını beklerken mutfağa annesi girmişti.
"Kahve yapacağım. Sen de ister misin?"
"Olur valla uykum açılır benim de." Sevda annesine de bir kupa çıkarıp içine bir tatlı kaşığı kahve ve süt tozu koydu.
Kahve içtiğinde uykusu açılan insanlara imrenmişti her zaman. Annesi bir bardak kahveyle saatlerce otururdu ama Sevda üç dört bardak bile içse beş dakika sonra yine mışıl mışıl uyuyordu.
"Ertuğrul oğlum nasıl?"
"Yorgundu. İşleri çokmuş bu aralar."
"Allah kolaylık versin. İnsanla uğraşılan her meslek zor."
"Öyle. İşten çağırdılar o da hiç dinlenemeden gitti."
"İş bu kızım gidecek tabi. Sen de bu kadar canını sıkma, Ertuğrul'da etkilenir sonra."
"Onun yanında bir şey demiyorum ya da yüzümü asmıyorum zaten."
"Aferin, belli etme. Sonuçta onun yorgunluğu, yükü kendisine yeter."
Sevda kaynayan suyu bardaklara doldurduktan sonra annesinin yanına, masaya doğru ilerledi. Bardaklardan birisini annesinin önüne bıraktıktan sonra diğerini elinde tutmaya devam ederek annesinin karşısına oturdu.
"Nedense aklıma eski komşumuz Gülay abla geldi. Eşi askerdi onun ve kadın bazen haftalarca eşinin görevden dönmesini beklerdi." Sevda sözlerini bitirdiğinde annesin gözlerinin dolduğunu gördü. Gülay ablaya bütün mahallenin ciğeri yanmıştı.
"Ben de hatırladım. Eşi her göreve gittiğinde arakasından bütün bildiği duaları okurdu. Nerede yardıma muhtaç birisi görse belki o garibin duası kabul olur niyetiyle yardım ederdi. Sonra eşinin şehit haberi gelince mahvoldu gencecik kız."
"Ben de çok net olmasa da hatırlıyorum. Allah kimseye böyle bir acı yaşatmasın."
"Amin. İnsana en büyük imtihan sevdikleriyle sınanmak oluyor." Annesi sözünü bitirdiğinde koca eve bir sessizlik çöktü. Sevda biliyordu ki annesi şuan babasını düşünüyordu.
"Gece gece bu kadar üzüntülü konular yeter. Ben gidip dizimi izleyeceğim."
"Anne bu saatte ne dizisi?"
"Kızım internetten izliyorum herhalde. Sen de biraz çağı takip et." Annesi başka bir şey demeden elinde kahvesiyle mutfaktan çıktığında Sevda gülümsedi. Kendisi de kahvesini ve kitabını alarak balkona çıktı. Ertuğrul'un gelişini görmek için mutfak balkonundan daha iyi bir yer yoktu.
...
Ertuğrul Sevda'yı bıraktıktan sonra merkeze gitmişti. Merkezde adeta bir kargaşa hakimdi.
"Semih ne oluyor?"
"İçerideki adama ulaşamıyoruz. Tırı da durdurup aramışlar ama içi boş çıktı."
"Yani şuan elimizde en ufak bir şey yok. Peki ev? Bir hareketlilik var mı?"
"Yarım saat önce iki araba evden çıktı. Adamlar limana gittiler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahallemin Polisi
General FictionBenim hikayemde kötü kraliçe, saf kral, masum kız, beyaz atlı prens gibi ilgi çekici karakterler yok. Bu benim, sıradan mahallemde aşkı bulma hikâyem... Benim ufak dünyamı büyüten güzel kalpli bir adamı size kendi gözlerimle göstermeye çalışacağım...