Bölüm 30 (Final)

62.8K 3.5K 673
                                    


Keyifli Okumalar...


Sevda tabağındaki kısırı bitirip eline kurabiyeyi aldığında sabahtan beri onu yoklayan sancının geri gelmesiyle yüzü acıyla buruştu. Birkaç derin nefes alıp kendini sakinleştirdi, doktor bir haftasının daha olduğunu söylemişti ve telaş etmeye gerek yoktu.

"Kızım iyi misin?" Yanında oturan Mine annesinin sorusu üzerine ağrısına rağmen gülümsedi.

"İyiyim." Annesi inanmış olacak ki komşusuyla sohbetine devam etti. Sevda'da bakışlarını güne gelenlerin üzerinde dolaştırmaya başladı. Mine anneye arkadaşlık etmek için onunla güne gelmeye karar vermesi iyi olmuştu. Sayesinde çok lezzetli şeyler yemişti. Sevda elindeki kurabiyeyi yerken aklının bir köşesinde gitmeden kurabiyenin tarifini de alması gerektiğini not etti.

"Doğmasına ne kadar kaldı?" Eve girdiğinde tanıştığı ama daha sonra ismini unuttuğu kadının sorusu üzerine Sevda hiç bozuntuya vermeden gülümseyip soruyu cevapladı.

"Çok az. Bir hafta falan."

"Dikkat etmek lazım, doktorlar bazen bir hafta der ama çocuğun ne zaman geleceği belli olmaz."

"Haklısınız." Sevda hissettiği sancıyla adeta zorla cevap verip birkaç derin nefes daha aldı. Sancılar artmaya başlayınca elindeki tabağı sehpanın üzerine bırakıp ayağa kalktı. Balkona gidip temiz hava alsa iyi olacaktı. Balkona doğru birkaç adım atmıştı ki hissettiği sancının şiddetiyle acıyla inleyip iki büklüm oldu.

"Sevda, kızım. İyi misin?"

"Mine anne, çok sancım var." Sevda acıyla kıvranırken Mine anne ve bir kadının yardımıyla koltuğa oturtuldu. Ard arda gelen sancıların şiddetinden acıyla çığlık atmaya başladığında biranda evin içine telaş başlamıştı.

"Kız doğuruyor olmasın, hastaneye gidelim."

"Bir haftam daha var." Sevda kime cevap verdiğin bile bilemeden acı içinde konuştuğunda Mine annesi elini sıkıca kavrayıp yüzünü kendisine doğru çevirdi.

"Kızım hadi hastaneye gidelim." Sevda onayladığını belirtircesine sessiz kaldı. "Biri taksi çağırsın."

"Taksiye gerek yok ben arabayla gelmiştim. Sizi götürürüm."

Sevda etraftaki konuşmaları adeta bir suyun altından dinliyormuş gibiydi. Acıyla inleyip kıvranırken birilerinin desteğiyle evden çıkarılmış arabaya bindirilmişti bile. Araba trafiğin içinde akıp giderken Sevda'nın aklına Ertuğrul geldi.

"Anne, Ertuğrul'a haber vermedik."

"Hastaneye gidince veririm kızım. Belki yalancı doğum sancısıdır." Mine anne sözlerini bitirmişti ki Sevda elbisesinde bir ıslaklık hissetti ve hem acıdan hem de içinde bulunduğu durumdan ötürü ağlamaya başladı. "Ah, suyun geldi. Ben Ertuğrul'u arıyorum."

Mine anne Ertuğrul'u ararken Sevda bir yandan ağlayıp bir yandan acı içinde inliyordu. Korkuyordu... Daha önce doğum yapmamıştı ancak doğum yapan herkes çekeceği acıdan bahsedip durmuş ve Sevda'yı daha da korkutmuşlardı. Oysa Sevda sırf etkilenmemek için doğum videolarını izlememiş ve bu konuda bir şey araştırmamıştı. Deli gibi korkuyordu. Her şey yolunda gidecek miydi? Çok acı çekecek miydi? Bebek sağlıklı doğacak mıydı? Doğumdan sonra ne yapacaktı? Aklında onlarca soru vardı ve o soruların tam ortasında bir korku yumağı duruyordu. Bir de o yumağın hemen yanında tarifin yapamadığı bir heyecan. Kızını belki de saatler sonra kucağına alacağının düşüncesinin yarattığı heyecan...

Mahallemin PolisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin