Keyifli okumalar...
Tabaklar iniyor, yeni alınan çatal bıçak takımı yerinden çıkıyor, masanın örtüsü konusunda bitmek bilmeyen tartışma sürüyor... Evde oluşan bu kaos ortamına bakarken Ertuğrul kendini oldukça yorgun hissetti. Ama arı gibi sabahtan beri çalışan annesi oldukça dinç görünüyordu. Nasıl olur da bu kadar dinç gözükürdü şaşırıyordu Ertuğrul.
"Pınar kızım bu bardakları demedim. Vitrindeki, üzerinde altın desenleri olanları çıkar."
"Ahmet! Allah iyiliğini versin Ahmet. O masa örtüsü yemek takımına uymuyor kaldır onu."
"Sen nasıl dersen karıcım." Babası annesinin sözü üzerine serdiği masa örtüsünü hızlıca toplayıp diğerini getirmek için salondan çıktı.
"Ertuğrul, oğlum kahveni nasıl istersin?"
"Yok anne aç karnına kahve içmeyeyim."
"Bak, bak bir de ciddi ciddi cevap veriyor. Kalk da bir işin ucundan tut. Gelirler birazdan."
"Babama yardım edeyim o zaman."
"Ne o masa örtüsünün bir ucundan da sen mi tutacaksın? Gel yanıma da peçeteleri hallet."
"Peçetenin nesini halledeceğim anne?"
"Üçgen şeklinde katla. Çatal, kaşıkların altına koy."
"Ne gerek var üçgen şeklinde katlamaya. Direk koyalım." Ertuğrul elindeki peçeteden bakışlarını ayırdığında annesinin bakışlarıyla karşılaştı. "Üçgen olması gerekiyor çünkü böyle daha estetik. Hemen hallediyorum ben. Sen gidip yemeklerine baksana." Annesi son bir kez ters ters baktıktan sonra mutfağa doğru yöneldi. Ertuğrul derin bir nefes alıp tepsideki bardakları silen kız kardeşine baktı.
"Gerçekten üçgen katlanması mı lazım."
"Annem istiyorsa lazım abi." Kız kardeşi mutfak tarafına bakıp Ertuğrul'a doğru yaklaştı. "Abi evlenmek konusunda emin misin?"
"Eminim tabi de hayırdır sen niye sordun?"
"Abi bak bunun nişanı, düğünü var. Hani annemin bize yapacaklarını düşünerek karar ver. Hatta sen direk Sevda ablayı kaçırsan harika olmaz mı?"
"Deli deli konuşma kızım ne kaçırması. Annesinin yüreğine iner sonra."
"Haklısın. Acırım acırım kendime acırım. Annemle alışverişe çıkacak olan benim."
"Sen okul ve kursu ben de işi bahane ederim de babam ne yapacak?"
"Zavallı babam."
"Sakın beni annenizin önüne atmayın." Elindeki örtüyle yanlarına gelen babasıyla iki kardeş de susup babalarına baktı.
"Baba ikimizin de geçerli sebepleri var kusura bakma."
"Babanı bu kadar çabuk harcıyorsun da bakalım gelinim için aynı şeyi yapacak mısın?" Ertuğrul anlamayarak babasına baktığında Pınar gülmeye başladı.
"Abi kısacası babam, annemin Sevda ablaya yapacaklarından bahsediyor. Bitmek bilmeyen alışverişler, akraba tanışmaları, birbirine uygun eşya seçimleri... Aklına ne geliyorsa." Ertuğrul korkuyla babasına baktığında babası omuz silkip elindeki örtüyü masaya serdi.
"Siz üçünüz hala bir masayı hazırlayamadınız mı? Kime çektiğiniz belli!" Annesi babasına baktıktan sonra tekrar mutfağa giderek gözden kayboldu. Bu söz üzerine sessizce ve hızlıca masa hazırlandı
Ertuğrul, koşuşturmacadan fırsat bulup odasına kaçtığında yatağının üzerindeki telefonunu eline aldı.
"Geliyor musunuz?" mesajı gönderdikten kısa bir süre sonra cevap geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahallemin Polisi
General FictionBenim hikayemde kötü kraliçe, saf kral, masum kız, beyaz atlı prens gibi ilgi çekici karakterler yok. Bu benim, sıradan mahallemde aşkı bulma hikâyem... Benim ufak dünyamı büyüten güzel kalpli bir adamı size kendi gözlerimle göstermeye çalışacağım...