O yanımdan ayrıldıktan sonra, kabristandan çıkmış, eve gelmiştim. Çantamdan çıkardığım anahtarımı, kilit yuvasına takip, anahtarı döndürerek kapıyı açtığımda içeri karanlıktı. İçeri girerken “Melis.” diye seslenmeme rağmen bir yanıt alamamıştım ve endişelenmeye başlamıştım.
Melis’in çoktan işten çıkmış ve eve gelmiş olması lazımdı. Odasında olabileceğini düşünerek odasına girdiğimde orada yoktu ve diğer odalarda da onu göremeyince içimdeki endişe artmaya başlamıştı. Çantamdaki telefonumu çıkarıp, Melis'in numarasını tuşladıktan sonra, telefonu kulağıma götürdüm. Anında telefon açılırken, Melis'in sesi kulağıma ulaştı, “Almira, ben de tam seni arayacaktım.”
“Melis neredesin sen? Eve geldim yoksun.” dediğimde, “İki sokak aşağıdaki marketteyim. Evde yiyecek bir şey kalmamıştı. Alışverişe çıktım. Poşetleri tek başıma taşıyamam. Bana yardıma gelmen için seni arayacaktım.” dedi.
Duyduğum endişe buhar olup uçarken, rahat bir nefes verdim ve “Tamam, geliyorum.” dedikten sonra telefonu kapattım.
••••••••
Ellerimizde poşetlerle ara sokaklarda ilerlerken, Melis her zamanki sinir bozucu patronundan bahsediyordu. “Almira görmen lazım ya. Adam resmen kontrol manyağı. 2 ayda sinir hastası oldum onun yüzünden.” dedi, yakınarak.
Melis'in söylediklerine gülmemek için direnirken Melis, “Gülme Almira, gülme. Hâlâ sinirim geçmedi. En ufak bir işte başımda bekliyor. Her şeyi kontrol ediyor ruh hastası. Kendime yeni bir iş bulup, bir an önce ayrılacağım oradan.” dedi, hızlıca.
Sinirlendiğinde öyle hızlı konuşurdu ki, bazen söylediklerini anlamakta güçlük çekerdim. Melis hâlâ konuşmaya devam ediyordu ama şu an onu duymuyordum. Nereden geldiğini anlamadığım sesler dikkatimi kendine çekiyor ve Melis'i dinlememe imkan tanımıyordu. Durması için Melis'i kolundan tuttum ve “Sesleri sen de duyuyor musun?” diye sordum.
Melis sesi duymak için dikkat kesilirken, yeniden aynı ses duyuldu. Duyduğumuz kesik kesik inleme sesleriyle, Melis “Şu taraftan geliyor.” diyerek, sağımızdaki sokağı gösterdi. Sesin geldiği yöne doğru ilerlerken, artık sesleri net bir şekilde duyuyorduk.
Duyduğum ses beni korkuturken, gerilmeye başladım. Melis'in de benden farklı durumda olmadığını gerilen yüz kasları sayesinde fark edebiliyordum. Görüş açımıza giren, sokak lambasının altında gördüklerimle dudaklarımdan tiz bir çığlık kopmasına engel olamadım.
Yere boylu boyunca uzanmış bir adam vardı ve beyaz gömleği kana bulanmıştı. Melis benden önce davranarak, koşmaya başlayınca ben de peşinden koşar adımlarla ilerlemeye başladım.
Melis adamın yanına diz çöktükten hemen sonra bana döndü ve “Almira!” dedi, panikle. “Almira, deden!”
Vücudumu saran şok dalgalarıyla olduğum yere çivilendim. Ne hissetmem, ne yapmam gerektiğini bile bilmiyordum. Melis'in telefonunu çıkarıp, hızlıca bir numarayı tuşladıktan sonra telefonu kulağına götürdüğünü görünce, bacaklarımı oraya doğru gitmeye zorladım. Uyuşan bacaklarım attığım her adımda daha da titriyor, sağlam adımlar atmakta güçlük çekiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CÜDA
General FictionAcıyı küçük yaşta öğrenen Almira ve yaşadığı travma sonrası, psikolojik sorunlarla mücadele eden Görkem'in yolları kesişirse... Aşkın, dansa davet ettiği yaralı ruhlar, her şeyi aşarak mutlu olmayı başarabilecek mi? Geçmişin paslı kapıları aralanırk...