Dedem zile bastığında, tıpkı filmlerdeki gibi hizmetçi kıyafeti giyinmiş bir kadın kapıyı açtı. "Hoş geldiniz Muhittin bey." dedikten sonra, beni fark etti ve "Hoş geldiniz efendim." dediğinde, sadece tebessüm etmekle yetindim.
Dedem "Hoş bulduk, Türkan hanım." deyince, işçisine saygılı davranmasından ötürü dedemin kibar bir adam olduğu için içten içe gururlandım. Esasında, olması gereken buydu fakat çalıştığım yerlerde o kadar kötü muameleler görmüştüm ki bu bana değerli bir hareket gibi geliyordu. Dedem içeri girdiğinde, ben de onu takip ettim. Salon olduğunu düşündüğüm geniş odaya girdiğimizde, adeta büyülenmiştim. Salonun ihtişamından çok, koltukta oturan kadının güzelliği büyülemişti beni.
En fazla 45-50 yaşlarında görünen bu kadın kısa kızıl saçlara, okyanus mavisi gözlere, ufacık burun ve hafif ince dudaklara sahipti. Oldukça bakımlı görünüyordu. Kadın sert bakışlarını üzerimde gezdirdiğinde, gerilmiştim.
Dedem gergin olduğumu fark edince konuşmaya başladı, "Nesrin hanım, seni tanıştırmak istediğim biri var." dediğinde adının Nesrin olduğunu öğrendiğim kadın, devam et der gibi dedeme bakıyordu. Dedem beni gösterdi ve "Tanıştırayım, Almira Beyzade" dedi. Nesrin hanıma baktığımda gözlerinde filizlenen, anlamlandıramadığım duygu yoğunluğu dikkatimden kaçmamıştı.
Titreyen ellerini koltuğun kenarlarına koyarak ayağa kalkmak için kollarından destek aldı ve ayağa kalktı. Mavi gözleri buğulanmış, dudakları hafiften titremeye başlamıştı. Titrek sesiyle, “A -Almira” dediğinde gözlerinden bir damla yaş süzüldü ve yere düştü. Bana ne zaman sarıldığını anlayamadığım kadının hıçkırıklarını duymaya başlamıştım.
Hıçkırıklarının arasından zorla konuştu, "Almiram, güzel gözlü kızım." demesiyle şaşkınca dedeme baktığımda, "Almiracığım babaannen." dedi. Buzlu suya düşmüş gibi irkildim. Bir babaannem olmasına değil, böylesine genç görünen bir kadının babaannem olmasına şaşırmıştım. Babaannem olduğunu öğrendiğim kadının kokusu ciğerlerime doldukça, içim titriyordu. Yıllardır aradığım huzuru bulmuş gibiydim. Onun sarılışına karşılık veremiyordum ama benden ayrılmasını da hiç istemiyordum. Herkesin bahsettiği ve hiçbir zaman bilmediğim, anlayamadığım, insana sadece ailesinin verebileceği sıcaklığı şimdi öğreniyordum.nŞu an duygu patlaması yaşıyor olabilirdim. Öyle ki kendimi ağlamamak için zor tutuyordum. Fakat direnişlerime rağmen gözlerimden birer damla yaş düşmesine engel olamamıştım.
Dedem olduğunu öğrenince, bir babaannemin olabileceği hiç aklıma gelmemişti. Ciğerlerimi babaannemin kokusuyla doldururken, bedeninin titrediğini hissediyordum. Onun hıçkırarak ağlaması, içimdeki ağlama isteğini kuvvetlendiriyordu. Ağlamasına daha fazla dayanamayacağımı anladığım an, "Lütfen, ağlamayın.” diyebildim.
Bunu dememle kollarını gevşetti, beni serbest bıraktıktan sonra, konuşmaya başladı "Allahıma şükürler olsun, buradasın.” Dedi ve elleriyle yüzümü okşarken “Babana çok benziyorsun" dediğinde, sesindeki hüzün içimi titremişti.
Paha biçilemez bir mutluluktu, yaşadığım. Bulutların üzerinde gibi hissediyordum kendimi. Umarım, bulutlara kadar yükseldikten sonra, sertçe yere çakılmazdım. Fakat yaşadığım mutluluk, içimdeki acının dinmesini sağlamıyordu. Bir yanım, kan revan iken diğer yanım, rengarenk çiçeklerle bezenmişti. Dedem, "Hanım bırak da kızımız bi’ otursun, dinlensin." dediğinde "Tabi ya sen geç otur kızım. Ben hemen sofra hazırlatayım. Yaptırmamı istediğin bir şey var mı?" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CÜDA
General FictionAcıyı küçük yaşta öğrenen Almira ve yaşadığı travma sonrası, psikolojik sorunlarla mücadele eden Görkem'in yolları kesişirse... Aşkın, dansa davet ettiği yaralı ruhlar, her şeyi aşarak mutlu olmayı başarabilecek mi? Geçmişin paslı kapıları aralanırk...