Kızların yanımdan ayrılmasıyla, bitkince yerimden kalkarak, Görkem'in yanına gitmek için yerimden kalktım.
Görkem'e bir şey belli etmemek için yoğun çaba sarf ediyor, her şey yolundaymış gibi davranıyordum.Yatağında oturur pozisyonda duran Görkem ile göz teması kurmaktan kaçınıyor, şüpheci bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum.
Görkem daha fazla tepkisiz kalamayacağını belli ederek, “Neyin var?” diye sordu.
Ses tonu sakinliğine tezat, merakını ele veriyordu.
Yerimde gerilirken, “Biraz yorgun hissediyorum. Başka bir şey yok.” dedim, inanmasını umarken.
Görkem'in tek kaşı havaya kalkarken, “Kantine gitmek seni oldukça yormuş olmalı. Öncesinde gayet iyiydin.” ses tonu alaycılığından arınırken, “Bana yalan söyleme Almira.” dedi.
Yaşlar yeniden gözlerime hücum ederken, başımı düz zemine çevirdim. “Yalan söylemiyorum.” dedim, yeni bir yalan söyleyerek.
Görkem sıcak elini çenemin altına yerleştirirken, başımı nazikçe yukarı kaldırdı. “Anlat.” dedi, şefkatli sesiyle.
Gözlerim, Görkem'in kara gözlerini bulurken, boğazımdaki yumru gittikçe büyüyordu.
Kederli gözlerini gözlerimden ayırmadan, “Gözlerindeki ışıltı kaybolmuş. Söyle bana, ışığını senden alan ne?” dedi.
Onun böyle konuşması, biraz sonra dizlerimin üzerine yere çöküp ağlamama sebep olabilirdi.
Sesimin titremesini umursamadan, “Şimdi değil Görkem.” diyebildim.
Başını anlayışla salladıktan sonra, “En kısa zamanda.” dedi.
Uzun süren sessizliğe katlanamayacağımı anlayınca, “Gideceksin diye çok korktum.” dedim, hislerimi dile getirerek.“Annemi gördüm.” bakışlarını yere çevirdi ve “Güzelliğinden hiçbir şey eksilmemişti. Olduğu yerde kıpırdamadan bana gülümsüyordu. Ona ulaşmak istedim ama ne kadar adım atsam da olduğum yerden öteye gidemedim. Sanki ayaklarıma bağlı bir ip vardı ve o ip anneme ulaşmama engel oluyordu.” gözlerinden akan yaşları elinin tersiyle silip devam etti,
“Konuştu benimle Almira. Gökkubede yankılanan sesi, koca arşı önünde diz çöktürecek kadar güzeldi. Bana sıkıca sarıldıktan sonra, “Neden geldin?” diye sordu. Sanki yanına gitmem onu mutsuz etmişti. Huzursuzca kollarından ayrılmaya çalışırken, “Gitmen lazım. Buraya gelmek için çok erken davrandın küçük prensim.” dedi. ‘Küçük prensim’ demesi beni çocukluğuma götürürken, güçlü bir ses duyuldu, yer ayaklarımın altından kaymaya başladı. Öyle şiddetli bir sarsıntı vardı ki herşey yerle bir oldu. Sesin kaynağını bulma merakıyla etrafıma bakındığımda hiçbir şey göremedim. Fakat ben o sesi tanıyordum. O ses sana aitti Almira. Annemden ayrılıp sesi takip edince, seni gördüm. Ağlayışın yeri ve göğü birbirine karıştırıyordu. Annemi bulmuşken kaybetmek istemiyordum ama senin ağlayışın içimde büyük fırtınalara yol açtı. Yanına gelmek istedim ama tıpkı annemdeki gibi bir güç sana gelmeme de engel oluyordu.” dedi.
Görkem'in anlattıkları beni derinden etkilemişti. Gözlerimden süzülen yaşları silerek ona daha da çok sokuldum.
Çatallaşmış sesimle, “Beni yalnız bırakmadığın, geri döndüğün için çok teşekkür ederim.” dedim.
Görkem'in elini usulca başıma yerletirip, saçlarımı okşarken, “Yalnız kalmazdın. Ailen var arkadaşların var.” dedi, sakince.
Yanıt vermek için bekleme gereği duymadan, “Haklısın ailem ve arkadaşlarım yanımda olurdu.” dedim ve devam ettim, “Koca kainat yanımda olsa da, sen yoksan yapayalnızım ben.” dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CÜDA
General FictionAcıyı küçük yaşta öğrenen Almira ve yaşadığı travma sonrası, psikolojik sorunlarla mücadele eden Görkem'in yolları kesişirse... Aşkın, dansa davet ettiği yaralı ruhlar, her şeyi aşarak mutlu olmayı başarabilecek mi? Geçmişin paslı kapıları aralanırk...