Deren'e şaşkınlıkla “Nasıl?” diye sorduğumda sertçe yutkundu ve “Aslında tam olarak tanımak diyemeyiz de gördüğümü söyleyebilirim.” dedi.
“Lise 2. sınıftaydım o zamanlar. Okulda kitabımın arasında bir not buldum. Kimin bıraktığına dair bir fikrim yoktur. Not kağıdında bir adres yazıyordu. Adresin hemen altında ise “Babanı bulmak istiyorsan adreste yazan eve git.” gibisinden bir not yazıyordu.” dedi.
Gözlerim irice açılırken Deren'e devam etmesini beklercesine bakmayı sürdürdüm.
“Başta okuldaki çocukların benimle alay etmek için kurduğu bir oyun olduğunu düşündüm. Ama daha sonra bir not daha aldım. Bu sefer kitabımın arasında bulduğum notta bir fotoğraf vardı. Yine ikna olmam için yeterli değildi ama merak ettim ve oraya gittim.”
“Elim zil düğmesine gidemedi. Onunla görüşmeye cesaret edemedim. Kapının önünden geri döneceğim sırada duyduğum sesler ile duvarın köşesine saklandım. Karşımda fotoğraftaki adamı görünce onun babam olduğuna emin oldum. Yanındaki oğluyla sohbet ederek eve girdiler.” dedi.
“O beni görmemişti ama ben onu gördüm Almira. Bana yapmadığı babalığı bir başkasına yaparken gördüm hem de. Sonra kendimi tutamayıp birkaç sefer daha gittim oraya. Onu ve oğlunu uzaktan izledim ama hiçbir zaman karşısına geçip de ”Ben senin kızınım.” diyerek hesap sormadım. Onu görmeye gittiğimi anneme de söyleyemedim, utandım ve çekindim. Anneme ihanet ediyormuş hissine kapılınca da oraya gitmeyi bıraktım.” dedi.
Deren dolan gözlerine aldırmadan konuşmasını sürdürdü, “Almira ben hiç böyle olacağını tahmin edememiştim. Ne bileyim, annemin hamile olduğunu öğrenince bırakıp gitmiştir, ölmüştür, annemle anlaşamayıp ayrılmışlardır falan diye düşünmüştüm. Hatta bir zamanlar tıpkı filmlerdeki gibi onun annem ve beni korumak için bizden vazgeçtiğini bile düşündüm. Aptalca senaryolar yazdım kafamda. Çoğu geceler kafamın içinde babamla konuştum. Onunla karşılaştığımda ona ne söyleyeceğimi falan düşündüm hep. Ama ne olursa olsun sonrasında hep affediyordum. Ben bunların yaşandığına asla ihtimal veremezdim. Bu kadar ağır bir geçmişle karşılamayı hiç beklemiyordum.” dedi.
Deren ağlamaya başlayınca benim de gözlerim dolmuştu.
Sıkıntıyla iç çektim ve “Umarım bundan sonra her şey yoluna girer.” dedim. Zaten başka diyebileceğim bir şey de yoktu.
Odada bir süre sessizlik hüküm sürdükten sonra Deren'in uykusunun geldiğini söylemesiyle yataktaki yemek atıklarını toplayıp, çöpe attım.
Deren çabucak uykuya dalınca, sisli bir beyinle mümkün olabildiği kadar uyumaya zorladım kendimi.
••••••••Kulağıma dolan telefonumun zil sesiyle gözlerimi araladım. Baş ucumda duran telefonumu elime aldım ve yanıtladım.
“Almira.” dedi, Melis.
“Efendim Melis?”
“Görkem kahvaltıya geldi. Yanımda şu an. Kahvaltıya gelebilecek misin?” diye sorunca Deren'e yandan bir bakış attığımda uyanmış ve meraklı gözlerle bana bakıyor olduğunu gördüm.
Telefonu kulağımdan biraz uzaklaştırıp, “Melis aradı, kahvaltıya çağırıyor. Kalmamı istersen kalabilirim.” dedim.
Deren, “Sabaha kadar yanımda kaldın. Eve gidip biraz dinlensen daha iyi olur.” deyince, başımı salladım.
“Tamam Melis, geliyorum.” dedim.
“O zaman Görkem'i gönderiyorum.” deyince “Tamam, görüşürüz.” diyerek aramayı sonlandırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CÜDA
General FictionAcıyı küçük yaşta öğrenen Almira ve yaşadığı travma sonrası, psikolojik sorunlarla mücadele eden Görkem'in yolları kesişirse... Aşkın, dansa davet ettiği yaralı ruhlar, her şeyi aşarak mutlu olmayı başarabilecek mi? Geçmişin paslı kapıları aralanırk...