25.Bölüm

5.5K 165 9
                                    

Dedem, "Kızlar, yardımınıza ihtiyacım var." deyince yattığımız yatakta doğrulduk. Dedem yatağımın boş kısmına oturup, "Yarın Nesrin'in doğum günü. Evde sürpriz parti yapacağız. Sizden yarın gün boyu Nesrin'i oyalamanızı istiyoruz." deyince Deren heyecanla, "O zaman yarın alışverişe çıkıyoruz." dedi. Dedeme sevinçle bakarken, "Eve saat kaçta gelelim." diye sordum. Dedem kafasında hesap yaptıktan sonra, "19.30-20.00 gibi gelebilirsiniz." dedi ve teşekkür edip, iyi geceler diledikten sonra odadan çıktı.

Yatağımdan fırlayarak, balkona çıktım ve kısık sesimle, "Görkem burada mısın?" diye seslendim. Görkem, çatının üzerinde sürünerek ortaya çıktıktan sonra, balkona tırmanırken, "Ne oldu?" diye sordu. "Yarın babaannemin doğum günüymüş. Dedem bunu söylemek için gelmiş. Gündüz babaannemi oyalamamızı istedi." dedim.

Beraber odama geçince, eski yerlerimize geçtik ve konuşmamıza kaldığımız yerden devam ettik. Görkem boğazını temizleyerek, "Kenan Karaaslan dışında iki şüphelimiz daha var. Onlar hakkında fazla bilgim olmadığı için tüm günümü onlara ayıracağım. Bir şekilde şüphelileri elemeye başlamalıyız. Ondan sonraki gece, Kenan Karaaslan'ın kliniğine gideceğiz. Belki orada bir şeyler buluruz." dedi. "Kenan Karaaslan'ın kliniği mi var? Orada ne bulabiliriz ki?" diye sordum, merakımı belli ederek. Görkem açıklayıcı bir ses tonu ile, "Kenan Karaaslan emekli doktor. Kendine ait bir kliniği var. Gününün tamamını orada geçirir. Mutlaka işimize yarayacak bir şey buluruz." dedi. Anladım der gibi başımı sallarken, "Merak ettiğiniz başka bir şey yoksa, ben gideyim. Malum yarın uzun bir gün olacak." dedi, düz ifadeyle.

Hepimiz aynı anda ayaklanırken, Deren, "Görüşürüz Görkem. İyi geceler." dedi, samimiyetle. Melis'de Deren'e katılarak en az Deren kadar samimice, "İyi geceler." dedikten sonra Görkem, gülümseyerek başını aşağı indirdi. Balkonun kapısını açarken, "Ben seni yolcu edeyim." dedim.

Balkonuma çıktığımızda, Görkem'in sakallı yanağına, bir öpücük kondurdum ve "Kendine dikkat et." dedim. Onu öpmemin karşısında Görkem afallarken, yüzündeki ifade yumuşadı ve dudaklarının kenarı yukarı kıvrıldı. Gözleri parlamaya başlarken, eğilip dudaklarını yanağıma bastırdı. Öptüğü yanağım alev alırken, yüzünden silinmeyen gülümsemesi ile, "Sen de kendine dikkat et." dedi. Görkem, balkon demirinden dışarı çıkarken kalbim, dörtnala koşuyordu. Aşağı indiğinde, yüzümde ki gülümsemem ile el sallayıp içeri girdim. Yatağıma uzanmış beni izleyen kızları fark edince, ciddi olmaya çalışıyordum fakat dudaklarımın kenarı istemsizce yukarı kıvrılıyordu. Deren yüzüne taktığı gülümsemesi ile, "Gül gül. Tutma kendini. Hatta mutluluk dansı da edebilirsin." deyince, hala gülmemeye çalışıyordum.

Melis'in attığı kahkaha odanın içinde yankılanırken, "Tam şapşal aşıklar gibi görünüyorsun." gülmeye devam ederken, yatağımdan aldığı yastığı kafama fırlattı. Kızaran yanaklarıma aldırmadan yatağa atladım ve, "Sen Savaşın yanındayken, çok farklı oluyorsun sanki." dedim ve Deren'e hitaben, "Seni de göreceğiz. Melis hanım." dedim, uyarıcı tonda.

••••••••

Kahvaltımızı yaptıktan sonra Linda'yı da alarak alışverişe çıkmıştık. Babaannem ilk başta sorgulamıştı ama "Alışveriş yaparken, senin yardımına ihtiyacımız oluyor. Senin gibi moda ikonu babaannem varken, Derenle mi alışverişe çıkacağım?" dedim. Babaannem gerçekten de güzel giyinen bir kadındı ve bu konuda şımartılmayı seviyordu. Onun bir şeyden şüphelenmemesi için bu yöntem çok iyiydi. Babaannem utanıp şımarırken, Deren öldürücü bakışlarını bana yolluyordu. Deren'e en sevimli gülümsememi sunduktan sonra yumuşamıştı.

Deren kolumdan çekiştirerek, evcil hayvan eşyaları satan bir mağazaya götürünce, "Çok tatlı kıyafetler var. Linda'ya bir şeyler alalım mı?" diye sordu. Vitrinde göz gezdirince, Deren'e hak verdim. Benim bile bu kıyafetlere dibim düşmüştü. Onaylarcasına başımı sallayınca, Melis araya girdi, "Bunlar çok şirin ama Linda kıyafetlerin içindeyken rahatsız olmaz mı?" diye sorunca babaannem, "Linda'nın tüyleri kısa olduğu ve sürekli evde durduğu için soğuk havalarda dışarı çıkınca çok üşür. Ona uygun olan kıyafeti bulursak rahatsız olmaz." Diyerek Melis'in ve bizim aklımızdaki soru işaretlerini kaldırdı. Babaannemin söylediklerinden sonra hep beraber mağazaya girdik. Kıyafetlere bakarken Babaannem, elinde bir tulum montla yanımıza geldi. Elindeki tulumu bize gösterirken, "Bence bu çok hoş. Sizce nasıl?" diye sordu. Babaannemin elinde tuttuğu tulum, asker desenli, içi yünlü bir tulumdu. Kapüşon kısmı ise tüylüydü benim de hoşuma gitmişti.

CÜDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin