İyi okumalar...
***
Ben bir çift ela gözü ararken beni burada bir başıma sırf telefonunu almak için burakıp gittiğine inanamıyordum. Birden arkamdan uzanan bir çift el gözlerimi kapatınca kokusundan tanıdığım Kaanın elini itmeye çalıştım. Ama izin vermiyordu.
-Kaan bu hiç komik değil çek şu ellerini.
Kulağıma çarpan nefesiyle duraksarken o pürüzsüz sesiyle konuşmaya başlamıştı.
-Işığı görmen için önce karanlığı aşman gerekir,
Dedi ve fısıltıyla ekledi.
-...sardunya.
Yutkunup bir çırpıda elinden kurtuldum. Gözüm bir süre güneşe alışmak adına kapanıp açılırken arkama dönüp imayla baktım ona.
-Hayırdır neden bu kadar neşelisin?
-Ben çoğu zaman neşeliyim.
Dedi ve kollarını iki yana açıp güldü. Gülerek göz devirdim.
-Her zamankinden daha fazla sinir bozucusun.
-Ha o konuya gelirsek...
Dedi ve bir kolumu omzuma atıp diğer eliyle ormanın içini gösterdi. Bunu yaparken elini kaldırmış yavaşça soldan sağa kaydırmıştı.
-Sana da orman iyi gelmiyor mu?
Alayla gülüp kolunu omzumdan çektim ve ona baktım. Bu çocuk cidden hayat doluydu. Bu halinin aksine geçen olan kavgada korkutucu halini de görmüştüm.
Asla bulaşmak istemediğim o halini.
-Ayısın ya, buralar evin ondandır.
-Çok yabanisin Nisan. Biraz benim gibi olsana.
Ağzım şaşkınca açılırken diyecek laf bulamıyordum. Ben mi yabaniydim? Ben mi? Tamam o kadar hanım hanımcık kız değildim ama, hadi ama Kaan bu! O benden kat ve kat yabaniydi.
İşaret parmağımı göğsüne bastırdım ve gözlerimi kısarak baktım ona. O ise sırıtırıyordu. Sakin ol Nisan. Yumruk atmak istemiyorsun Nisan.
-Sen bir... Sen... Dışkısın!
Aklıma gelen tek şey buydu ve ben kendimi ayakta alkışlıyordum. O kahkaha atarken elimi alnıma vurdum. Harika. Kendi kendime rezil olmuş üstelik onu da bir hayli eğlendirmiş gözüküyordum. Kahkahası dakikalarca devam ederken artık sıkılmış bir yere oturmuş susmasını bekliyordum.
Birden gelen hışırtı sesiyle oturduğum yerden kalkıp korkuyla koluna yapışınca sırıttı.
-Ne o yabani Nisan hanım? Korktunuz mu?
Yapıştığım koluna çimdik atınca yüzünü buruşturup kolunu ovuşturdu ve o ses tekrar gelince bana döndü.
-Hava kararmak üzere ve biz ormanın içindeyiz! Al sana temiz hava oldu mu? Sayende şimdi hepten nefessiz kalacağız. Öleceğüz lan!
Tedirgince bakarken çalıların sallanmasıyla çığlık atarak kaçtım. O da koşarken en son nefessiz kalınca durduk. Öne eğilip ellerimi dizime yerleştirdim ve soluklandım.
Kaanda soluklanırken gülmeye başlamıştı.
-Belayı çekiyoruz.
Dediğinde bebde güldüm. Telefonunu çıkarıp baktı.
-Allahtan klişelere vurup 'sinyil çikmiyir' demeyeceğim.
Telefonla Okana konum atıp bulmasını söylemişti. Okan gelince kamp alanına döndük ve çadırlarımıza geçtik. Tabi Yağmur ile aynı çadırdaydık. Bolca dedikodu yapmış, getirdiğimiz soda ve cipsleri yemiştik. En sonunda ise uyuyakalmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Modern Zaman Masalı
Novela Juvenil"Güneşin etrafında dönmesini istiyorsan yörüngesinden çıkmamalısın." ... Sinirle kabanımı yere attım ve bağırmaya başladım. Göz pınarlarım yine açılırken ağlamam şiddetlenmişti. -Bana söz vermiştin! Sinirle bana döndü gözleri. O an gözlerinin dah...