Merhaba!
*
Gök ve denizim: Ne yapıyorsun sevgilim?
Gültane: Yemek hazırlıyordum, sen?
Gök ve denizim: Kahve içiyorum."Gültane!" Diye seslenen babamla irkildim, kendisiyle zor şartlar dışında konuşmaktan kaçınıyordum. O benim annemin ölümüne sebepti. Küçüktüm ama annemle babam arasında daima bir tartışma olduğunu ve babamın daima annemin üzerine gittiğini biliyordum. Ona kötü laflar söylediğini biliyordum.
"Efendim?" Dedim sakin bir şekilde, sonunda o sıfatı kullanmadım.
"Artık çalışmanı istemiyorum, okulunu aksatıyorsun." Dedi despot sesiyle, aynı zamanda kendisi ünlü bir beyin cerrahıydı. Can veren elleri, bizden canımızı söke söke almıştı. Ama başkasını yaşatıyordu.
"Çok çalışmıyorum zaten, kütüphaneyi sevdiğimi biliyorsun." Dedim kısık bir sesle. Kaşları çatıldı bu hoşuna gitmemişti.
"Tıp okuyorsun Gültane, üçüncü yılındasın. Bunu mahvetmeyeceksin." Dedi aynı despotlukla. Evet maalesef ki tıp okuyordum, bir hayalim vardı bir mimar olup insanların huzurla başını koyduğu evler dikecektim, ama ben insanları dikmek durumunda bırakılmıştım.
"Peki, istediğin buysa ona da tamam." Dedim sıkkınlıkla, istediğini almadan rahat bırakmayacaktı.
"Evlenmeyi düşünüyorum." Dedi aniden, pat diye. Şaşkınlıkla gözlerim açıldı.
"Ne?" Diye fısıldadım.
"Evleneceğim yakında kim olduğuyla tanışacaksın, geçen eve gelme dediğim çocuklarıyla beraber buradaydılar ve öncesinde sana bahsetmeden görmeni istemedim." Dedi omuz silkerek, normal bir şey söylüyormuş gibi. Normal değildi. "Bu aralar eve geç gelmeye başladın, Gültane. Sık sık dışarıdasın." Diye devam etti.
"Dönem başlamadı." Dedim sakin bir sesle. Dirayetimi korumak ve evden derhal çıkmak zorundaydım. Saatime baktım yirmi üç otuzdu. "Gitmem gerek, Beril'lerde kalacaktım. Yeni dönem konularıyla ilgili konuşacağız." Diye ekledim hızlıca kaşlarını çattı.
"Pekala Gültane, ayağını denk al." Dedi, ardından döndü: "Yemekleri yapmana gerek yok zaten evde hizmetli çalışıyor." Dediğinde dişlerimi sıkıp kafamı salladım. Aniden dudaklarımın arasından cılız bir isyan döküldü:
"Beni neden sevmiyorsun?"
Alparslan Hancı, durdu. Gözlüklerini çıkardı.
"Seni seviyorum, Gültane." Dedi. Kalbim öyle bir sevinç vaveylası attı ki, ama bunun gerçek olmadığını biliyordu.
"Beni sevmedin." Dedim kafamı iki yana sallarken, "bir kez olsun sevmedin."
"Sevme anlayışımız farklı." Deyip odasına çıkmak için merdivenlere yöneldi.
Telefonumu alıp evden ayrıldım, mesajlara baktığımda Gökdeniz'in bir kaç kez yazmış olduğunu gördüm ve onu aradım.
"Parktayım, gel." Dedikten sonra telefonu kapattım, tek ihtiyacım olan şeydi o.
*
Bölüm sonu.
"Bırak korksun erkek seven kadından: Sevince gözden çıkarır her şeyini kadın, geriye kalan ne varsa, değersiz kılar."
-Friedrich Nietzsche
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEYDAN || TEXTİNG
HumorT A M A M L A N D I ! Böyle gülmek olur mu gözünü seveyim yazmamak için on saniye falan. Profiline baktığımda benim evimim önünde çekilmiş olduğu bir fotoğrafı gördüm. Ha? Ne? Nasıl? BU BENİM EVİMİN ÖNÜNDE FOTOĞRAF ÇEKİLİRKEN BEN NEREDEYDİM BE! Hay...