39. Bölüm

4.9K 319 128
                                    

Herkese merhabaaa!
Nasılsınız?
Ben gayet iyiyim Netflix'ten izleyecek pek bir şey bulamıyorum öneriniz var mı?
Yeni bölüm için sınır bırakmak zorundayım bölümü üç yüz dört yüz kişi okuyor ama etkileşim az lütfen emeğe saygı...
+45 vote
+30 yorum
Yeni bölüm sınır geçince gelecektir.
Keyifli okumalar dilerim.
Multi Medya: Poyraz Kara
**
Sude Özbey'in ağızından

Sinirlerim gerçekten de bozulmuştu. İki en yakın arkadaşımın da sevgilisi vardı ve birde yüzyüzeyken konuşuruz konserine gelmiştik.
Yani ne diyebilirim aralarında tek sap olarak kalmak ve onları seyretmek kusmuk gibi bir durumdu. Tabi ki onlar için çok sevinçliydim, ama ne olurdu benimde bir boyfriendim olsaydı?

Kızım sende böyle bir iç ses varken, nerde sevgili?

Diyen iç sesime küfür ederek hak verdim, onlara daha fazla bakamayacağımı anladım ve: "Ya bu kadarda olmaz ya!" diye bağırarak onlara kusmak ister gibi baktım ve ekledim: "Ben içki almaya gidiyorum! Geberin burda!" bağırarak konuşma sebebim konser alanında olmamızdı. İçki alma sırasına ilerlediğim zaman, Beril arkamdan seslenmişti: "Sencede çok tatlı değiller mi?" dedi arkadaşlarımıza gülerek bakarak, o böyle söyleyince bende tatlı tatlı gülümsedim ve kafamı salladım.

"Evet çok tatlılar..." dedim ve ekledim. "Ama bende çok yalnızım ya." Beril'le kahkaha atarak içki aldığımız sıra bir dağ ayısı bir hödük bana çarpıverdi. Ama böylede güzel bir hödük görmemiştim.

"Çok özür dilerim fark etmedim sizi!" dedi kulağıma yaklaşarak. Allah'ım sana geliyorum, ama yine de bu cırlayıp içkimi üzerine dökmediğim anlamına gelmiyordu. Çünkü tikim vardı. Ani refleksif şeylerde ani dönüş yapıyordum ve bu elimde değildi! Ama alayına hakuna matata!

"Ya sen ne ukala bir şeysin ya üzerime nasıl dökersin!" diye cırlayan maalesef kesinlikle bendim.

"Hepiniz hoşgeldiniz!" diyen Kaan'la yedimiz aynı anda ona döndük. Kaan Boşnak bile konuşsa şu an kavgadayım.

"Ya bir de cevap vermiyorsun!" diye bağırdım. Çocuk şaşkınlıkla bana baktı. Okyanus gözleri ilk dikkatimi çeken şey olmuştu, kavga uzatıp onu daha da çok incelemeliydim. Benden oldukça uzundu ve kaslıydı. Sarışın bir çocuktu ama çokta sarışın değildi hani. Yani tam istediğim tipti.

"Ya yanlışlıkla oldu diyorum ya, kalabalık dolayısıyla oldu ama sen bilerek döktün." dedi gayet efendi bir şekilde. Ben ise tamamen oluşan bir cazgırlıkla:

"Gültane görüyor musun bir de üste çıkıyor!"

"Hep beni bil beni söyle dilinden düşmeyim."

"Görüyorum hayatım böyle de bir şey olamaz ya yazıklar olsun!" diyerek bana destek çıktı.

"Fırtınalarım olsa da bu ara güneşliyim."

"Ya bakın yanlış anladınız beni ya! Aman be ne anlatıyosam!" dedi ve önüne döndü. Ben durur muyum? Asla! Hızla ve sinirle ve sırtı rahat mı diye bakmak için sırtına atladığımda boynuna yakın bir yere gömmüştüm kafamı ve mis gibi yeni çekilmiş kahve kokusuyla mayıştım, çocuk haraket bile edemiyordu. Dona kalmıştı. Gökdeniz ve Kerem hızla çocuğun üstüne çullandığında konser alanındaki polisler bize doğru yaklaştı.

"Lan şaka mısınız! Konserden atılacağız ya!"

"Yollardayım, yorgunum uykusuz ve dengesiz. Ama boşver bunları sağlığın yerinde mi?" dedikten sonra "Ya orada ne oluyor?" diye sordu Kaan.

"Wattıfak!" dedik yedimizde aynı anda. Polisler gelmiş ve birbirimize girmiş bizi ayırmıştı. Adam akıllı durmamız karşısında güzelce uyarılmıştık, görevliler okyanus göz ile beni dışarı atmıştı!

"Sude ağzına sıçayım ya!" diye bağırmıştı Gültane arkamızdan.

"Ne var be!" diye bağırdım.

"Ya beni bir bırakın ya!" diye bağırdı yeni aramıza dahil olan okyanus gözlü çocuk.

"Maalesef, bana kaldın." dedim konser alanından uzaklaştığımızda. Aslında kapısındaki çimlerde oturmuştuk. O hiçbir şey söylemediği için ben konuşmaya karar verdim, çünkü maalesef haksızdım.

"Ya aslında olayın bütünü, benim bir tikim var.." diye başladım, okyanus göz alayla bana döndü:

"Ne tikiymiş o?" dedi alayla.

"Sen bana içki döktün ya..." dedim ama beni böldü: "Yalnız yanlışlıkla oldu." dedi ciddiyetle.

"İşte dur söyleyeceğim, benimde sana üç saniye içerisinde aynı tepkiyi vermem gerekiyor. Elimde olan bir şey değil." dedim omuz silkerek. Şaşkınlıkla bana baktı.

"Yani şimdi ben seni öpsem, üç saniye içinde seninde beni öpmen lazım, doğru mu anladım?" dedi alayla. Hızla omzuna vurduğumda gülümsedi. "Bu kadar kıyameti niye kopardın sadece bir tikse?" dedi gülerek.

"Senin yüzünden." dedim gülerek. "Hem üzerime döktün, hem beni sallamadın. Yani o sırtına atlamayı hakettin." diye ekledim. Düşünceli bir şekilde kafasını sallayıp elini uzattı:

"Poyraz Kara." dedi gülümseyerek, Allah'ım ismi de mükemmel, düşmemem için hiçbir şey yok şu an. Elini tutup sıktığımda aramızda tuhaf bir bakışma oldu, o zaman anlamıştım kesinlikle bu adamla evlenmeliydim!

"Sude Özbey." dedim gülümseyerek.

Gültane Hancı'nın ağızından

Konser alanından ayrılmış ve çıkışa gelmiştik aklım hala Sude'deydi ama çimlerde oturduğuna ve iyi olduğuna dair mesajını almıştım. Sude'yi gördüğümüzde, şu kavga ettiği çocukla el ele ve göz gözeydi. Ne!

"Selam." dedim onlara yaklaştığımızda, Sude aniden elini çekip ayağa kalktığında yanakları kızarmıştı, çocuğa baktığımda alayla gülümseyip Sude'yi izliyordu.

"Selam." dedi Sude gözlerini kaçırarak ve sonra bizi ve kavga ettiği çocuğu tanıştırdı.

"Bu Poyraz, Poyraz bunlarda arkadaşlarım.." dedi ve sırayla hepimizin ismini söyledi. Poyraz ayağı kalkıp bizimle tanıştı.

"Ya kardeşim kusura bakma kız üzerine atlayınca bizde bodoslama atladık." dedi Gökdeniz ve Poyraz'la kucaklaştı.

Elif'e kaş göz yaptığımda mesajı anladı ve Sude'nin diğer yanına geçti: "Lan burada ne oldu anlatacaksın bize!" dedik aynı anda.

"Aşık oldum." demesiyle boş bulunup:

"Ne!" diye bağırdık.
***
Bölüm Sonu.
Bu arada Poyraz ve Sude için yeni texting isteyen varsa şuraya bir anahtar bıraksın!

"Gerçeğin tamamı, hata yaptıkça keşfedilir."
-Freud

MEYDAN || TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin