Bölüm 25/ Kendi Yolunda

208 18 1
                                    



   #LOUIS#

    Kirli havayı içime çekmemeye çalışarak paslı ve atıklarla dolu çöp yığınlarının arasından geçmeye çalışıyordum. Bir grubun ortasından geçip konuşulanları aldırmadan büyük binanın önüne geldiğimde bir kaç kişiye selam verip içeri girdim. Burası hayatta kalmayı becerebilen topluluğun yerleşkesiydi. Sığınaktan çıktığımdan beri Zoe aramak için çok uğraşmıştım hala da peşini bıraktığım söylenemez. Elimdeki çantayı odalardan birine girdiğim masanın üzerine bıraktım. Camı olmayan binanın dışına bakarken pislikle kaplı insanların yemek için çöpleri kurcalamasına ve birbirlerini itip kakmalarına tanıklık ediyordum. Bir süredir buradayım ve bu uzun süre planladığım bir şey değildi. Zombiler ile mücadele ederken kaçmaya çalıştığımda yaralanmıştım ve yaramın iyileşmesi için kendime süre tanımıştım. Çantamdan çıkardığım krakeri yerken kapımı tıklayıp içeri giren kıza baktığımda Emily'den başkası değildi.Buraya geldiğimden beri sürekli peşimde dolanıyordu. Babasına ait olan bu yerde kaldığım için ses çıkarmıyordum ama artık canımı sıkmaya başlamıştı.

-Ne var?

Emily; Babam seni görmek istiyor.

Elimdeki krakeri katlayıp çantama koyarken" sakın çantama dokunma" demiştim ve onu da beraberimde odadan çıkarmıştım.

Emily; Babam çok sinirli.

Konuşmaya  devam ederek yanımda yürüyordu. Babasının odasına yaklaştığımızda;

Emily; Şu kelle avcıları yakınlarda görünmüş.
Dediğinde duraksayıp ona döndüm.

- Buradalar mı?

Emily; Bilmiyorum , çocuklar bölgenin dışında şu sembollerini görmüşler.

Sinirle babasının odasına girdiğimde yaşlı kurt gergince bana bakıyordu.

- Ne oldu?

Adam oturduğu yerden bana da oturmam için işaret edince istediğini yapmamıştım.

- Ne istiyorsun Job.

Bu adamın gerçek adı değildi herkese bir iş verir ve karşılığında da bir şeyler alırdı. Bu yüzden lakabını kullanıyordu .

Job; Sana göre bir işim var ahbap.

- Aslında ilgilenmiyorum.

Job; Oh yapma evlat, burada bedava kalabileceğini mi sanıyordun.

- Bende gitmek üzereydim.

Job; Kaldıklarının karşılığını ödemeden olmaz.
Sarı lekelerden tabaka olmuş dişlerini göstererek sırıtınca, omzumdan hafifçe arkama baktığımda kapının önünde duran 4 adam beni bekliyordu.

- Ne istediğini söyle.

Job; Şu kelleciler etrafta dolanıyormuş. Onları temizlemeni istiyorum.

Söylediklerini duyunca kendimi tutamayıp gülmüştüm.

- Şaka mı yapıyorsun, onlara kimse dokunamaz. Dokunmaya çalışanların sonu da ölüm.

Sığınaktan çıktığımdan bu yana insanların hayatta kalma mücadelelerine tanık olmuştum. Kimi kendi köyünü kuruyor, kimileri uzaklarda güvenli bölgeler inşa ediyor , kimileri de savaşıyordu. En kötüsünde güçlü olanlar diğer insanları eziyor ellerinde ne varsa alıyorlardı. Büyük bir topluluk ve askerleri çoğu şehirde kol geziyor ve haraç topluyorlar! Kelle avcıları bu topluluktan bağımsız olsa da en korku duyulan topluluktan biri. Haraç alanları ortadan kaldırıyorlar ancak insanları korumak için değil, kendileri toplasınlar diye. Bir kötü diğer kötüyü yiyordu. Tabi birde kelle Avcı unvanları da önlerine her çıkan zombiyi öldürüp kafalarından kazıklara geçiriyorlar ve geçtikleri her bölgede sembollerini duvarlara çiziyorlar. Baya karanlık bir topluluk ve kimse karşılarına çıkmaya cesaret edemiyor.

ZOMBİ ÇAĞI - DERİ & KEMİK  (1.Seri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin