#CHRİS#Kahvaltı için her sabah olduğu gibi herkesin toplandığı yemek katındaki sırama girmiş, tabağımı alıp Manuel ve Louıs'in yanına oturmuştum. Aklım dün gecedeydi, yüzümdeki sırıtmaya engel olamıyordum.
Frank; Şu 32 dişini kapasan artık. Hayırdır dostum?
- Güne güzel uyandım diyelim.
Louıs; Vaaay, güzel uyandın demek. Bu sabahı diğerlerinden ayıran o güzel şey ne?
Çocuklar gülerek benimle dalga geçerlerken yan masamıza Zoe ve arkadaşları oturmuşlardı. Ona bakarken bakışını yakalamıştım ve gülümsedim. O da küçük bir tebessüm ile kızlarla konuşmasına döndü.
Frank; Oooo hayırdır? Bakışmalar falan. Günün güzelliği belli oldu.
- Kes şunu.
Frank; Zoe 'ye nasıl baktığını gördüm dostum benden kaçmaz.
- Sen kendi işine bak.
O an Frank'in imalarını gülümseyip çok yorum yapmamıştım ancak Louıs öksürmeye başlamıştı.
- İyi misin dostum?
Louıs; Evet , iyiyim bir şey yok.
Beni tersleyerek konuşmasına anlam verememiştim, uzattığım eli itmişti ve öksürürken masaya Zoe bakınca, bir süre bakışmalarına şahit olmuştum. Frank boşboğazlık etmeye devam ederken,Louıs bir hızla kalkıp gitti.
Frank; Hey ne oldu şimdi bir bok anlamadım.
- Birilerinin hoşuna gitmemiş olmalı.
Frank; Zoe ile birlikte misiniz?
- Henüz değil...
Frank; Dostum alınma ama az önce Louıs'in rahatsız olduğu belliydi yani o ikisinin arasında farklı bir şeyler vardı.
-Konuşmuyorlar bile.
Frank; O rahatsızlığını gizlemiyor ama.
- Louıs'in rahatsız olduğunun farkındaysan neden konuşmaya devam ediyordun?
Frank; Emin olmak istedim.
- Oldun mu?
Frank; Kesinlikle oldum. Zoe'ye aşık mı bilemem ama bir şeyler var eminim.Eğer istediğin Zoe ise elini çabuk tut derim.
- Bende öyle yapıyorum.
Frank; Ayrıca bende onu beğeniyorum.
-Sen onu beğenmiyorsun ben aptal değilim. Bunu duymamış gibi yapacağım.
Frank; Çok mu zekisin...Elini çabuk tut yoksa kızı kaparlar.
- Kapa çeneni!
Zoe , kahvaltısını bitirip kalkınca bende hemen arkasından ona yetişmeye çalıştım. Bugün her zamankinden de güzeldi. Yüzüne hafif düşen ,omuzlarından dökülüp kalçasına kadar uzanmış mavi saçlarını özgür bırakmıştı. Beyaz askılı bluz, altına da mini bir kot etek gitmişti. O botları ve içine giydiği yarım çorapları ona o kadar çok yakışıyordu ki, baştan aşağı onu süzerken bana gülerek bakıyordu. Gözlerine ulaştığımda,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZOMBİ ÇAĞI - DERİ & KEMİK (1.Seri)
HororTarih efsaneleri, sıradan insanlara tercih eder. Asaleti vahşiliğe tercih eder. Özenli konuşmaları uzun sessizliklere yeğler. Tarih, savaşları hatırlar ama dökülen kanı asla. Tarih onları nasıl hatırlayacak olursa olsun, bu zamanda hatırlanması...