Bölüm 33 /Şafak Vakti

175 16 1
                                    



#ZOE#

Şafak vakti  yola koyulmuştuk, önceliğimiz aç midelerimizi doyurmaktı ve bunu da Kuzey'e doğru giderken yapmayı planlıyorduk.

Marcus;Yakıtımız az bir şeyler yapmalıyız.

  dediğinde Şikago'ya uzaklığı 3 saat süren Wiscosin'in New Lisbon eyaletine kadar devam etmiştik.

-Tamam diğerlerine de haber verelim.

Açık camdan kolumu uzatıp arkamızda gelen araca durmalarını işaret ettiğimde yol kenarına araçları park ettik. Arka koltukta oturan Helena, Bonny , Derek'e beklemelerini söyleyip Frank'e de benimle gelmesini istedim.

-Önce bir etrafa bakalım! Arabada kalın, Frank sen benimle gel.

Frank; Hay hay.

Silahımı omzuma asarken baltamı da elime alıp araçtan indiğimde Louıs ve Manuel yanımıza gelirlerken Chris de sonradan bize katılmıştı.

Marcus;Yol boyunca tüm benzin istasyonları fos çıktı.

Louıs; Tek araç devam edemez miyiz ? Bagaja da yer ayarlarsak.

-Eğer benzin bulamazsak buna mecburuz. İki araç için çok fazlası gerekli.Bunu teke düşürmek işe yarar ama kalabalığız ve yolumuz uzun.Zor bir yolculuk olur.

Frank; Arabalardan çekmeye bakalım.

Manuel; Öyle gözüküyor. Hadi!

New Lisbon, yolları geniş kendine has küçük evleri bulunan sakin bir kasabaydı. Görev dağılımı yapıp dağılırken Chris'in peşine takıldığımda hızlı yürüyordu.

- Biraz yavaşlar mısın?

Bir an durunca ona çarpmamak için kendimi son saniye durdurmuştum. Bana bakmadan sırtının üzerinden konuştuğunda öylece kaldım.

Chris; Bana zaman ver Zoe. Şimdi değil!

- Anladım... Ne dersen uyarım Chris.

Giden adamın arkasından öylece ona bakarken, Miranda omzuma vurup şakayla beni ittiğinde gülümsedim.

Miranda; Bunu özlemişim.

Havayı koklayarak söylediğinde özlediği şeyin dışarıda olmak olduğunu biliyordum.  Ona ayak uydurup yürümeye başladım.

-Burası güzel bir kasaba.

Miranda; Evet, hey şuna bak.

Eliyle köşe başındaki "Salılar Bar & Izgara" tabelasını gösterdiğinde gülümsememi tutamadım.

-Senin yaşın bile tutmuyor.

Miranda; Hey 17 yaşındayım hiç içki içmedim mi sanıyorsun. Şişelerden ev yapıyorum.

-Zaten anca sarhoşken böyle bir şey yapmaya kalkarsın.

Elimden tutup beni o yöne doğru sürüklerken ikimizde gülüyorduk.

-Hayır hayır Miranda işimiz var.

Miranda; Eminim halledebilirler, bir kez olsun sen kaçamak yap bir şey olmaz. Sadece bir kadeh söz veriyorum.

Konuşurken bile çoktan barın önüne gelmiştik . Kapısını açıp içeriye girdiğinde onu takip ettim, ağır bir koku ve ortalık baya bir karışıktı. Kırılan bardaklar, devrilen masalar, her yer darmadağındı. Bara yaklaşıp tüfeğimi ve baltamı tezgahın duvarına dayandıktan sonra yerdeki taburelerden birini kaldırıp oturduğumda, Miranda ise tezgaha çıkarak diğer tarafa geçmiş ve sağlam kalan içki şişelerine bakarken açılmamış bir şampanyayı havaya kaldırıp bana sırıtarak bakıyordu.

ZOMBİ ÇAĞI - DERİ & KEMİK  (1.Seri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin