Bölüm 28 / Ateş Hattı

193 22 1
                                    


       #LOUIS#

      Telsizden duyduğum sesle hemen Job'ın yanında yerimi aldım. Henüz şafak vakti bile değildi ancak Kelle avcıları çoktan kapımıza dayanmışlardı. Sayıca üstünlüğümüz olsa da onlar gibi becerikli ve güçlü savaşçımız olmadığı için çok sayıda insan kaybetmiştik bile. Öldürdükleri her insan, zombiye dönüşürken kafalarını kesip kazıklara geçiriyorlardı. Bu savaşın sonu belli gibi olsa da yinede karşılık veriyorduk. Sesler yüzünden etraflarda bulunan zombilerin olaya dahil olmaması da imkansızdı. Kılıcımı bu kez bir başka avcıya sapladığımda bir diğeri üzerime koşarken kılıcımı karnından çekip savurmuştum. Ne kadardır mücadele ettiğimizi tahmin edemiyordum artık, zombiler her yere çoktan yayılmışlardı. Yerleşkede neredeyse insan kalmayacaktı böyle giderse. Tüm barakalar ateş altında alev alev yanıyor, canları için oradan oraya koşturan insanlar durmuyordu. Bu kez de bir başkası sırtıma vurduğunda yere düşmüştüm. Gözlerimin önümde tuttuğu kılıcı yüzüme doğru inerken afallamıştım, bu şekilde ölmek istemiyordum. Ayaklarımla  karşımda  duran avcıya vurmuş ve zıplayarak düştüğüm yerden kalkıp kılıcımı da karnına sapladığımda arkasındaki kadın Avcının bir başkasıyla mücadele ettiğini görmüştüm. Bu sefer ondan kaçmayacaktım, onunla savaşacaktım. Zombilerden birinin kellesini kesip atmıştı. Beni fark ettiği an hızla arkasını dönüp ona doğru salladığım kılıcımı havada karşılık vermiş ve kendi kılıcıyla çarpıştırmıştı. Beni geri iterken durmayıp tekrar kılıcımı kaldırmıştım. Sürekli her saldırıma savunma yapıyordu ancak bana saldırmıyordu. Tekrar yüzüne doğru indirdiğim darbeyi savurmuş ve çok rahat boynumu kesebilecekken kılıcını geri çekmişti.
-Derdin ne senin?
Etrafına bakındıktan sonra bir şey söylemeden oradan uzaklaşmasını izledim. Peşinden gitmek ne kadar aptalca bir fikir olsa da onu takip etmeyi seçmiştim. Ormanlık alana girdiğinde bende peşinden girdim ve karşımda benimle aynı boyda başka bir avcıyla karşılaştığımı yüzüme kafa attığı zaman idrak etmiştim.
-Siktir!
Yere düşmüş burnumdan akan kanlarımı durdurmaya çalışıyordum. Adamın sert sesi beni sardığında ayağa kalkmam gerektiğini biliyordum.
"Yinemi kaçacaktın!"
Sinirli halimi görmemiş olması onun için iyiydi ayağa kalkıp aynı şekilde bende ona kafa attım. Kavgamız hemen ateş almıştı ve birbirimize vurmamız beni yere yatırıp boğazıma bıçak dayadığında durmuştu.
"Şimdi eğleniyor muyuz?"
Maskesinin altından bile sırıttığını hissedebiliyordum. Kafasına inen darbeyle eli hafiflemiş ve yanıma düşmüştü.
"Üzgünüm Alex"
Kadının sesi ortamda canlanınca heyecan ve korku her yerimi sarmıştı. Ayağa kalkıp karşısında durdum.
-Ne istiyorsun? Neden bana yardım ediyorsun?

Kadın başını kaldırdığında omzundan başına gelen pelerinini açtı ve yüzündeki maskesiyle bana bakıyordu. O gözlerini gördüğümde kalbim bu kez daha da hızlı atmaya başlamıştı. Yaşadığım şok yada her  ne haltsa konuşmamı bile etkilemişti.
-Ssseen?
Yüzündeki maskesini de çıkardığında sanki her şey sil baştan başlamıştı benim için. Bunca zaman ayrı kalmanın, bu lanet yerlerin hiç önemi yokmuş gibiydi. Koşarak o tanıdık dudaklarına yapıştım. Özlemim ona olan öfkemden üstün gelmişti ve bunca zaman ne halde olduğunu merak etmiştim oysa tek parça karşımdaydı ve her zamanki gibi çok güzeldi.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ZOMBİ ÇAĞI - DERİ & KEMİK  (1.Seri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin