5. Bölüm "ÇARESİZLİĞİN AYAK İZLERİ"
🎼
Gözpınarlarımın kenarında titreşerek bekleyen gözyaşlarımın etkisiyle, üzerimdeki şaşkınlığı atıp cılız çıkan bir ses tonuyla karşı koymaya çabaladım.
"Ne... Ne saçmalıyorsun sen?" Ellerimi çelik sertliğindeki göğsüne dayayarak aramızdaki yok denecek kadar az olan mesafeyi açmaya uğraştım nafile bir çaba ile. "Çık git evimden! Yoksa polisi arayacağım."
Omzumun üzerimden uzattığı ellerininin avuç içlerini kapıya yasladı. Dudağının kenarını küstah bir biçimde hafifçe yukarıya doğru kıvırarak bedenini aheste aheste üzerime eğdi.
"Böyle kuyruğunu dik tutma çabasına giriyorsun ya, beni daha çok tahrik ediyorsun."
İrileşmiş gözlerimin ardından kalbime düşen korku ile sözlerini bulunduğumuz durumu ve bir kez daha çaresiz kalışımı sindirmeye çabaladım. O ise sınırsızlığını gözüme sokmak ister gibi işaret parmağının tersini çıplak bacağımı sürttü. Kuş tüyü hafifliğindeki dokunuşu bacağımdan yukarıya doğru ince bir yol oluşturdu.
Hücrelerime kadar hücum eden korku ile kalbim göğsümden fırlayacak gibi atmaya başladı. Elimi ani bir refleksle bacağımdaki eline atarak ters bir hareketle kendimden uzaklaştırdım.
"Çek pis ellerini üzerimden!" Bacağımda hüküm süren eli tenimden ayrılmıştı. Ama üzerime gölge düşüren bedeni, bir santim bile kıpırdamadı. Yeni bir çaba ile ellerimi göğsüne yaslayarak onu kendimden uzaklaştırmaya çalıştım. "Ne yapacaksın?" Diye sordum sesimdeki titremeyi göz ardı ederek. "Seni istemeyen bir kadına zorla mı sahip olacaksın?"
Bir anlık duraklama yaşayarak yüzündeki buz tutmuş ifade ile gözlerime dikkatlice baktı baktı ve en sonunda ne düşündüğünü asla belli etmeyen bir yüz ifadesiyle aniden doğrularak geriye çekildi.
Biraz önceki pozisyonu adeta bana zihnimin bir oyunuymuş gibi hissettirmeyi amaçlamış gibi oldukça sakin hareketlerle evin içine doğru adımladı.
Rahat tavrı ile evin içine göz gezdirerek oturma grubuna doğru ilerledi. Üzerine tam oturan kumaş pantolonunun bacaklarını dizlerinden hafifçe yukarıya çekerek koltuğa yerleşti.
Ayak bileğini diğer bacağının üzerine atarak çaprazlama bir şekilde dizine yasladı. Ben aynı yerimde titreyen dizlerimin üzerinde beklerken o, omzunun üzerinden geriye döndü ve bakışlarımızı yeniden buluşturdu.
"Sade."
Boşalan sinirlerimle vücudum yaprak misali sallanmaya başladı.
"Ne?" diye mırıldanabildim belli belirsiz.Bakışlarını önüne çevirerek başını koltuğun gerisine yasladı.
"Kahve! Sade olsun."Rahat ve umursamaz tavrına kaş çatarak ileriye doğru atıldım. Salonumun ortasında koca bir sorun varken neyse ki titreyen dizlerimin çıkardığı zorluk daha geri de kalıyordu.
"Defol git evimden hayvan! Bir de öylece oturmuş kahve mi istiyorsun?"
Yaslandığı koltuktan başını hafifçe kaldırıp ters bir bakışı üzerime attıktan hemen sonra aynı şekilde başını koltuğa geri düşürdü.
"Şu üstüne de doğru düzgün bir şeyler giy."
İşaret parmağımı sert bir şekilde kapıya uzatarak konuşmak için dudaklarımı aralamam, kapının zilinin tekrar ısrarlı çalışıyla son buldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONA İNANMA
Чиклит🎼 "Cehennemin benim..." Diye fısıldadı. "Cennetin bu altın zincir... Cennet ile cehennem arasına sıkışıp kalan bu nota sensin." Bileklik olduğunu düşündüğüm zinciri eline alarak usulca oturduğu yerden ayaklandı. Bakışlarım merakla hareketlerini tak...