Bölüm gününü unutmuşum 🥺🥺🥺 hemen 2. Partı da yayımlıyorum bu bölümü bitirdikten sonra yeni bölüm bildirimi düşmezse ki bazen teknik sorunlar oluyor diye şimdiden haber vermek istedim. Sayfayı yenilerseniz ya da profilimden kitaba tekrar girerseniz düzelecektir. hayalleriminbaskenti
60. Bölüm "DAVET"
🎼
Soğuk, her bir hücremi etkisi altına almıştı. Ağırlaşan göz kapaklarımın ardında kısılı kalan gözlerim, uyuşmuş dudaklarımın ardından dökülen kelimelerle tedirginlikte aralandı.
Sanki sıcak, tüm soğuğu vakum gibi içine çekmiş, oluşan buharın bıraktığı küçük su damlacıkları kezzabı andıracak bir yakıcılıkla göğsümlerimin arasından aşağıya süzülüyordu.
Boğazımda düğümlenen koca bir yumru vardı. Gürültüyle yutkundum. Soluk borumdan yuvalana yumru, aynı ağırlığını kalbimin üzerine bıraktı.
Dudaklarımın arasından derin bir nefesi, soğuk havaya üfledim. Sigara dumanının görüntüsünü andıran sıcak nefesim, karanlığın içinde kayboldu.
Aybars'ın, donuk ve en az gece kadar soğuk, buz gibi sesi kulaklarımda yankılandı.
"Ne dedin?"
Gözlerimi yenilgiyle kapattım. Yeni bir sıcak nefesimi, soğuk havaya karıştırarak omuzlarımı çökerttim.
Duymuştu.
Poyraz'ın bana ilaç verdiğini, en olmadık zamanda duymuştu.Sessiz kaldım.
Aslında bu geceki niyetim, ilaçları söylemekti ama Aybars'ın bir anda değişen hareketiyle konu dağılmış, kendimizi soğuk gecenin altında bulmuştuk.
Gözlerimin bir anlık kapanması şimdi bana korkunç bir karanlık sunuyordu.
"Ne dedin?" Diye tekrar etti. Aynı donuk ses tonuyla.
Gevşeyen parmaklarıma güç vererek avuç içimdeki örtünün uçlarını sıkıştırdım.
İtiraz etmeye gerek yoktu. Beni duymuş, sözlerimi zihninde bir yere oturtmaya çalışıyordu.
"Ben," diye mırıldandım. Sesim korkudan, çenem soğuktan titriyordu. "Ben sana söyleyecektim."
Nefesleri sıkılaştı. Başımın yaslı olduğu omzunun kasıldığını hissediyordum.
"Poyraz," diye mırıldandım. "Bana ilaç..."
"İlaç yok!" Ateşe değmiş gibi oturduğu yerden hızlıca kalktı.
Örtünün uçları, Aybars'ın sert bedeninin hışmına uğrayarak avuçlarımın içinde kayıp gitti. Aniden yanımdan kalkması ile bedenim hafif bir dengesizlik yaşadı. Avuç içlerimi soğuk çimlerin üzerine dayayarak hızlıca dengemi sağladım.
"İlaç yok!" Diye tekrar etti. Avuç içlerini sertçe başının iki yanına çarpıp, kendi kendine konuşur gibi söylenmeye devam etti. "İzlemek yok! İlaç yok!"
Özüne dönmüştü.
Deli.
Evet, tıpkı bir deliyi andırıyordu.
Ellerini başının iki yanına çapıyor bahçede bir sağa, bir sola dönerek konuşmaya devam ediyordu.
"İlaç yok!" Ellerini başına çarpmaya devam ederken bedenini sol tarafa çevirip karanlığa doğru adımladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONA İNANMA
ChickLit🎼 "Cehennemin benim..." Diye fısıldadı. "Cennetin bu altın zincir... Cennet ile cehennem arasına sıkışıp kalan bu nota sensin." Bileklik olduğunu düşündüğüm zinciri eline alarak usulca oturduğu yerden ayaklandı. Bakışlarım merakla hareketlerini tak...