Huzur. Uzun süredir nasıl bir his olduğunu unuttuğum duygu. Özlemiştim, sorunlardan uzak küçük kasabamı ve ailemi, en yakın arkadaşım Bambam'ı ve hatta bana sürekli erkek çocuğu muamelesi yapan Bayan Kugimiya'ı bile özlemiştim. Buraya hapsolmuş gibi hissediyordum ve korkuyordum, Minnie'ye ulaşamamaktan ve gerçek kimliğimin ortaya çıkmasından korkuyordum.
Sabrım tükenmişti, elim kolum bağlı oturmak zorunda kalmaktan çok sıkılmıştım. Yangdong kasabasından dönmemizin üzerinden üç gün geçmişti ve ne yazık ki hala her şey aynı şekilde devam ediyordu. Uyanıyordum, bazen ufak tefek işlerde Jimin'e veya Hoseok'a yardım ediyordum ve günün geri kalanını etrafta öylesine gezinerek geçiriyor, sonra tekrar uyuyordum. Bu kadardı işte, daha fazlasını yapamıyordum.
Aynı zamanda aklımın ve daha çok kalbimin afallamasına sebep olan biri vardı ki o, burada geçen günlerimi benim için daha da zorlaştırıyordu. O belki de buradaki en soğuk adamdı ama tuhaf bir şekilde benim içimi ısıtmayı başaran tek kişi yine oydu.
Koyu renkli gözleri bana geceyi anımsatıyordu. Karanlıktı, ürperticiydi belki ama buna tezat olacak şekilde iyi de hissettiriyordu. Onun gözleri benim kahvelerimle kesiştiğinde yutkunamıyordum bile, sadece donup kalıyordum ve onun derinliklerinde boğulmayı sorun etmiyordum. Garipti, ona dair olan her şey, bana hissettirdiği bu çözemediğim duygular çok garipti.
Omzunda uyumuştum, bu oldukça normalmiş gibi başımı omzuna yaslamıştım ve o ceketini benim üstüme örtmüştü çünkü üşümemi istememişti. Ona o an kadar yakındım ki, üstüne sinen karanfilli sigarasının kokusunu net bir şekilde algılamış ve ben sigaradan nefret ediyor olmama rağmen, ilk defa bundan rahatsız olmamıştım. Onun güzel kokusuna karışmış olan o sigara kokusu dahi hoşuma gitmişti. Mayışmıştım ve beni ısıtan şey üzerime örttüğü ceketi değil, o olmuştu.
Fakat işin üzücü kısmı ise, benim düşüncelerimin aksine o beni sadece bir oğlan çocuğu olarak görüyordu. Çelimsiz, küçük bir oğlan çocuğuydum onun için ve acı bir gerçek vardı ki, her zaman da öyle olmaya devam edecektim çünkü hiçbir zaman gerçek beni göremeyecekti. Buna izin vermeyecektim.
Jimin derin bir nefes alarak yanımda uzandığında, istemsizce birkaç santim ondan uzaklaştım. Kaç gecedir birlikte uyuyorduk ama ben hala buna alışabilmiş değildim, alışmam da mümkün değildi zaten. Hem utanıyordum, hem de şüphe uyandıracak hareketlerde bulunmaktan, kendimi ele vermekten korkuyordum.
Gözlerinin üstümde gezindiğini farkettiğimde yandan ona bir bakış attım. Düşünceli bir hali vardı, hafif çatılmış kaşlarıyla bana bakıyordu. Gerilmeme engel olamadım ve bakışlarımı anında onunkilerden kaçırdım. Sıkıntılı bir nefes dudaklarımdan döküldü, dikkatle beni incelemeye devam etmesi gerginliğimin tırmanarak artmasına sebep oluyordu. Gözlerimi yumarak kendimi uyumaya zorlamaya karar verdiğim an onun fısıltı gibi çıkan sesi kulaklarımı doldurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
la vera bellezza
Fanfictionsen, taktığın maskenin ardına saklanmış bir kız. ben, o güzelliği geç fark edecek kadar aptal.