twenty: first quarrel and cross purposes

4.1K 585 543
                                    

Bazen zor olsa da gerçeklerle yüzleşmeli, ne kadar acı verici olsa da kendimiz için en doğru olan kararı vermeli ve gerektiğinde vazgeçmeyi bilmeliydik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bazen zor olsa da gerçeklerle yüzleşmeli, ne kadar acı verici olsa da kendimiz için en doğru olan kararı vermeli ve gerektiğinde vazgeçmeyi bilmeliydik.

Kararımı vermiştim, Kim Taehyung'u unutacaktım. Ona karşı olan hislerimi kalbimin en derin yerine gömecektim ve buradan gittiğimde, onun ardından üzülmeyecektim. İmkansız olduğunu bildiğim halde yine de onunla ilgili hayaller kurmam tamamen benim suçumdu. Beni sevmediğini ve hiçbir zaman sevmeyeceğini biliyordum, bana umut vermediğini ve beni sadece kardeşini arayan bir kız olarak gördüğünü de biliyordum. Bütün bunları biliyor olmama rağmen, ona kızmam ve öfkelenmem, ona karşı yaptığım büyük bir haksızlık olurdu.

Jimin'e söylemenin, daha doğrusu birine duygularımı açabilmemin beni bu denli hafifleteceğini tahmin dahi etmiyordum. Üstümden tonlarca yük kalkmış gibi rahatlamış, içimdeki biriken tüm o gözyaşlarını akıtmış ve kalp ağrımı biraz da olsa hafifletmiştim. İlk defa birine aşık olmuştum, bu yeni tattığım duygu karşısında bocalamıştım ve bütün o karmaşayı tek başıma yaşamak beni yormuştu. Jimin'in tesellisi ile artık kendimi, çok az da olsa iyi hissediyordum.

Jimin saatlerce yanında ağlamama tek kelime etmemiş, bundan bir an bile şikayetçi olmamıştı. Ona gerçekten minnettardım çünkü eğer o olmasıydı, dün Taehyung ve Bayan Park'ın beni arkalarında bırakarak gidişlerini tek başıma atlatmak zorunda kalabilirdim ki bunu kaldıramayabilir miydim? Bilmiyordum.

Jimin'in çadırından ayrıldığımda gece yarısı olduğunu bile yeni fark ediyordum, zamanın bu kadar hızlı geçmesi beni afallatmıştı. Askeri alan öldürücü bir sessizliğe bürünmüştü ve nöbet tutan askerler dışında etrafta kimse yoktu. Komutan Taehyung ile paylaştığımız çadıra asla gitmek istemiyordum, onu şu an görmeye hazır değildim. Bayan Park ile olan randevusundan(?) geri dönmüş müydü bilmiyordum ama eğer dönmüşse ve çadıra girdiğimde onu görürsem, yeniden ağlamaya başlayacakmışım gibi hissediyordum.

Çadırın perdesini aralayıp içeriye girdiğimde, Komutan Taehyung'un bakışlarının hızlıca bana dönmesi bir oldu. Çadırın içinde bir ileri bir geri yürüyordu ve yüzündeki gördüğüm o ifade fazlasıyla korkutucuydu. Gözlerimiz buluştuğunda birkaç büyük adımda yanıma gelmiş ve kaşlarını çatmıştı.

"Neredeydin sen?"

Sesindeki tını titrememe sebep olurken, onu ilk defa bu denli kızgın görüyordum. Onun öfkeli olduğu anlara şahit olmuştum ama hiçbiri böylesine içimi titretmemişti. Cevap veremeyecek kadar şaşkındım, dudaklarım aralanmıştı fakat kelimeler dökülmemek için direniyor gibiydi. Nutkum tutulmuş, onun bu tavrının sebebini çözmeye çalışıyordum.

"Sana bir soru sordum," dedi kelimelerin üstünde tek tek dururken. Hiçbir şey yapmadığım, bir hatam olmadığı halde azar işitiyor gibiydim ve bu durum kesinlikle hoşuma gitmiyordu.

"Jimin'le birlikteydim," dedim düz bir sesle. "Neden böyle tepki gösteriyorsunuz?"

Kaşları yavaşça havalanırken, dudak kenarları alayla kıvrıldı ve, "Jimin'le?" diye tekrarladı. Sesindeki öfke biraz olsun bile azalmamıştı. Tartışmayı körüklememek için sessiz ve sakin kalmayı tercih etmiş, sadece onaylarcasına başımı sallamıştım.

la vera bellezzaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin