twenty one: cinderella

3.9K 574 288
                                    

•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Aman Tanrım, gerçekten çok güzel oldun!"

Chaeyoung neşeyle adeta şakırken, aynanın karşısında gördüğüm yabancıya dikkatle baktım. Garip hissediyordum ancak öte yandan içimin kıpır kıpır olduğu gerçeğini de inkar edemeyecek kadar keyifliydim. Üzerimde bileklerime kadar uzanan ve vücudumu tamamen saran siyah dokulu bir elbise vardı. Chaeyoung, çene hizamda biten saçlarımı adını dahi bilmediğim kremlerle dalgalı bir hale getirmiş, yüzüme ise oldukça hafif bir makyaj yapmıştı. On dokuz yıllık hayatım boyunca, ilk kez süslenmiştim ve tahmin ettiğimin aksine bu halimi, pantolon ve bol gömleklerle saklandığım halimden daha çok sevmiştim. İlk kez aynadaki yansımamda bir erkek çocuğu değil, genç bir kadın görüyordum.

"Teşekkür ederim," diye mırıldandım aynadan bakışlarımın kesiştiği Chaeyoung'a. Sadece bana elbise verdiği veya makyaj yaptığı için değildi minnettarlığımın sebebi. Beni askeriyede kalmadığı geceler konakladığı epey lüks otele getirmiş, uzun bir sürenin ardından ilk defa adam akıllı banyo yapmamı sağlamış, benimle sohbet etmiş ve bana tatlı dahi ısmarlamıştı. Yapmak zorunda değildi halbuki, onun için sadece çalıştığı askeriyede tanıştığı bir yabancıydım. Umursamayabilirdi ancak o ufak da olsa bana yardım etmeyi seçmişti ve bu, kıyafetlerden veya duştan daha önemliydi benim için. Beni düşünmüş olması bile, ona minnettar olmam için yeterli bir sebepti.

"Lafı bile olmaz!" Gülücükler saçarken yatağın üzerine dağılmış, az önce denediğim elbiseleri toparlamaya başladı. Ona komutan Taehyung'la ne konuştuğunu sormamıştım. Chaeyoung bana onu çadırda beklememi söylemiş, birkaç dakika içinde geri dönmüş ve çadırın önünde bizi bir aracın beklediğini söyleyerek ben daha ne olduğunu anlayamadan beni şehire, kaldığı otele getirmişti. Dürüst olmak gerekirse, komutanın buna izin vereceğini düşünmemiştim bile fakat işte şimdi buradaydım, o yerden bir geceliğine dahi olsa uzaklaşmanın mutluluğunu yaşıyordum.

Chaeyoung ise benim aksime hala üstünü değiştirmemiş, onu epey şirin gösteren pijamalarıyla odanın içinde dolaşmaya devam ediyordu. Otele ait restaurantta yemek yiyeceğimizi söyleyip beni hazırlamıştı, kendisi için ise kıyafet dahi bakınmamıştı. Bu halini garipsemiş olsam da sesimi çıkartmamıştım. Yataktaki kıyafetleri tek tek katladıktan sonra bakışlarını duvarda asılı olan saate çevirmiş ve aynı anda irileşen gözleriyle bana dönmüştü.

"Restaurant kapanmak üzere Lalisa," dedi ben ne olduğunu anlamadan koluma girip beni kapıya doğru sürüklerken. "Benim hazırlanmamı beklersek aç kalırız, en iyisi sen önden git ve bizim için bir şeyler sipariş et."

"Ama—"

"Ah, hadi Lalisa! Daha fazla oyalanamayız!"

Chaeyoung beni kelimenin tam anlamıyla kapının önüne koymuş, üstüne suratıma kapıyı çarparak ardında şoka girmiş bir ben bırakmıştı. Neden bu kadar paniklediğini bile anlamamıştım, ki saat henüz sekiz bile olmamıştı. Böyle mekanlara aşina olmayabilirdim ancak yine de mantıklı düşününce bile bu kadar erken bir saatte kapanmayacağını tahmin edebilirdim.

la vera bellezzaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin