5.BÖLÜM-CEVAPSIZ ARAMA

249 17 28
                                    


Zil sesi zihnime düştüğünde yavaşça doğrulup sırtımı yatak başlığına verdim. Sehpanın üstündeki telefonun uyarı sesini kapatıp başımı geriye yasladım. Gözlerimi kapadım.

O an kulaklarıma cama vuran yağmur tanelerinin sesi doldu. Havanın perdeyi aşan aydınlığının eksikliğini o zaman fark ettim. Dizlerimin üstünde kalkıp perdeyi açtım biraz.

Karşı binayı göremeyeceğim kadar hızlı yağıyordu yağmur. Hızlı ve sert...

İçimde, tam boğazımda, bir his doğdu o an. Yağmur, neden içimizdeki hüznü kuvvetlendiriyordu? Gök ağlıyor diye mi?

Telefonum ikinci kez çaldığında sesini kapattım tekrar. Namaz kılmalıydım. Güneş doğmadan evvel... Günü karşılamak için... Anneannemin dediği buydu. Sabah yoklamasında adın yazarsa günü sen karşılarsın, derdi. Kalbim özlüyor seni anneanne... Rahmet etsin sana Allah...

Ayağa kalkıp yatağın bozulan kısmını düzelttim. Abdestimi alıp namazımı kıldım. Annemi andım. Anneannemi andım. Beni anan biri olsun, diye dua ettim.

Okul zamanına daha çok vardı. Annem namaza kalkmış olmalıydı. Namaza kalkınca geri de yatmazdı.

Telefonumdan onu buldum. Titrek hareketlerle kulağıma yaklaştırdım telefonu. Aç anne, aç...

"Alo?"

Yanağımdan bir damla yaş aktı, ona da kısık bir kahkaha eşlik etti. Aklımı mı yitiriyordum?

"A-anne..."

"Zeynep'im..."

Sesi ağlıyor gibiydi.

"Ağlama anne," dedim yanağımı elimin tersiyle silerken. "Neredesin sen?"

Annem bir kapıyı örttü.

"Teyzene geldim. Acele işimiz vardı da... Özür dilerim."

Burnumu çekip seccadeyi katlamaya başladım tek elimle.

"Teyzeme bir şey mi oldu?"

"Ufak bir rahatsızlık, önemi yok artık. Döneceğim zaten."

"Ne zaman?" dedim sırtımı yatağa verip. "Dün sana geldim anne. Yoktun... Bavulla gitmişsin bir de. Ne zaman döneceksin?"

"Bilemiyorum ki... Haber vereceğim sana ve mutlaka geleceğim yanına, söz."

"Anne daha özlemedin mi beni?" Yanağımı sildim yeniden.

"Ben çok özledim seni. Al beni buradan. İstemiyorum, onu..."

Annem bir şey demedi. Özlememişti...

"Gelince haber vereceğim. Seni seviyorum."

"Ben de," dedim hıçkırarak. "Çok..."

"Allah'a emanet ol, çiçeğim. Çok ağlayıp da solma."

Başımı salladım hızlıca.

"Sen de Allah'a emanetsin. Bak, dediğini hatırlıyorum. Allah, emanetçilerin en güveniliri, demiştin bana. Geri verir emaneti, demiştin. Bekliyorum şimdi. Sen gelene dek..."

Annem huzursuz bir sessizlikle cevap verdiğinde tekrar konuştum.

"Görüşürüz anne."

Sormak istediğim onlarca soruyu sormadım. Kırgınlığım vardı ona karşı. Giderken haber vermemesi, Zalim'e beni bırakması...

Telefonun kapandığını duyduğumda kaşlarımı çattım. Anlamıyordum...

Ayağa kalktım ve aynada kendimi gördüm. Çökmüş omuzlarımı, kızarmış gözlerimi, ıslak yanaklarımı... Başımdaki yazmayı çıkarıp yatağa koydum. Aynadaki aksim beni izliyordu. Gözlerimi kaçırdım.

ZERDALİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin