Zeynep'ten~
Kusur aramak şöyle dursun gözünün önündeki kusura gözlerini kapa, derdi anneannem. Kapadım. Çağan'a karşı kulaklarımı tıkadım. Unutmak için de aklımı...
"Allah'ım," dedim bir namaz sonrası mescidde yalnızken ve ellerimi ona kaldırmışken. "Herkese taşıyacağı yükü verirmişsin... İnandım. Ömer gibi, senden yükümün azalmasını değil sırtımın kuvvetlenmesini istiyorum..."
Havada bir medet bekleyen ellerime baktım. Bir af, bir parça merhamet bekliyor gibi titrek ellerime...
"Onu affet," dedim yanağıma bir damla ıslaklık bulaştığında. "O... Küçüktü. Hatalıydı. Bilmiyordu. Şimdi pişman... Affet onu. Kalbindeki mengeneyi al, ferahlık ver ona."
Öyle demişti Çağan. 'Kalbimde bir mengene var sanki Zeynep, kalbimi sıkıştırıyor.'
"İçimi biliyorsun," dedim başımı eğip. "İçime bu hissi sen verdin... Onun için geldim sana bu kez. Duama onu katıyorum şimdi. Allah'ım... Anneme şifa, ona da ferahlık ver."
Gözlerimi kapatıp ellerimi yüzüme sürdüğümde avucuma bulaşan ıslaklığa baktım. Bir parça merhamet ışıltısı gibi duran yaşlara ve bu yaşlara sebep içimdeki hislere...
Yaptığı itiraf sonrası başını eğip ağlayışı... Koca bedenini saklamaya çalışır gibi çenesini göğsüne çekişi... Tişörtüne iz bırakacak kadar hızlı ağlaması... Ayağa kalktığımda, korkuyla kızarmış gözlerini bana dikmişti. Ne demiştim ona? 'Pişman mısın?'
Haddime miydi? Ona kızmak, bağırmak... Ama bunları yapmak istiyordum. Omuzlarından tutup sarsmak ve kollarımı birbirine bağlayıp küsmek... Haddim değildi elbet.
'Çok,' demişti çenesi titrerken. 'Çok pişmanım. Affet.'
Benden evvel Allah'tan af dilemesini isterdim. Onu affedecek kadar kimdim?Mescidin kapısının açılma sesini duyunca ellerimi yüzüme sürüp seccadeyi katlamaya giriştim. Arkamı dönmeden yüzümü silip ayağa kalktım.
"Zeynep?"
İç çekip yere çöktüm anında. Kalkmaya mecalim, bacaklarımda takat yok gibiydi. Rol yapmaya gerek de yoktu, gelen Gül'dü, o içimi bilirdi.
"Gül," dedim arkamdan geldiğini hissederek. "Ben ne yapacağım?"
"Hangi konuda?" dedi yanıma çöküp. Katladığım seccadeyi aldı ve kenara koydu. Güzel gözleri gözlerime baktı.
"Çağan..."
Gül'e söylemeli miydim?
"Valla Zeynep," dedi iyice yanıma yaklaşıp. "Ben ısındım ona. Tamam, sevgili olmayacağınızı biliyorum ama o kadar tersleme çocuğu."
"Küçüğüz," dedim kendime Çağan'ın da hata yapabilecek yaşta olduğunu hatırlatarak. Gerçi insan kaç yaşında olursa olsun, hata yapacak kadar küçüktü. "O kadar küçüğüz ki..."
"Evet, henüz 17 yaşında ergenleriz ama olsun."
"Gül... Önceden... Bir şeyler yapmış."
"Ne yapmış?"
Dilimi ısırdım. Söylemek doğru olmazdı işte. Kusur ifşa etmekti bu. Oysa Çağan bana söylemişti. İçini açmıştı.
"Kötü şeyler," dedim. "Ne yapacağım?"
"Kuzum," dedi ellerimi tutup. "Kalbin ne söylüyor?"
"Korkuyor."
Gülümsedi sakince. Ciğerimi bildiğini söyleyen bir bakışla baktı gözlerime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZERDALİ
Teen Fiction"Sen geldin ve sorgulamaya başladım ben. 'Bu kız kim?' dedim kendi kendime. 'Neden böyle?' dedim. Sen geldin, Zeynep ve ben içimde garip bir hisle boğuşurken buldum kendimi. Hayatın nedenini, niçinini, nasılını sordum kendime." Burnunu çekip bakışla...