Kontrolüm dışında gelişen hayatıma yeni bir olay ekleniyordu. Kabullenmek belki de faydasız direnç kadar yormuyordu. Bu yüzden kabullendim. Annem de böyle istemiyor muydu? Pekala, annemi dinleyecektim.
O git, demişti. Fırsatlara, paranın merkezde dönüp durduğu bir yere... İnsanların gökdelenleri göğe yaklaşmak için kurmadığı bir siteye geldim. Şimdi de paranın merkezde olduğu yeni bir durağa gidiyordum. Özel bir okula...
"Zeynep? Uyandın mı?"
"Uyandım," dedim şalımı iğneyle tuttururken. Başımın iki yanına iğne takıyordum.
Kapıyı açtı yavaşça. Kapıda durdu. Topuklu ayakkabılarına ve benim çoraplı ayaklarıma baktı. Girmemek en uygunu, diye düşündü sanırım. Başını kaldırıp gülümsedi.
"Hazırlanmışsın..."
Masanın yanındaki çantamı omzuma attım. Aynaya son kez bakıp Yeşim ablaya döndüm.
"Sabah namazından sonra uyumadım ve ne zaman gideceğimizi bilmediğim için hazırlığımı yaptım."
"Henüz var gitmenize. Kahvaltı yapalım, hadi."
Arkasını döndü ve sarı saçlarının sırtını dövmesine sebep olacak kadar güçlü adımlarla yürüdü.
"Geliyorum," dedim. Ayakkabımı giydiğim sıra telefonum çaldı. Hızlı hareketlerle çantamdaki telefonu çıkardım. Gül...
"Alo?"
"Hayırlı sabahlar Zeyno!"
Odamın kapısını çektim.
"Sana da Gül'üm."
"Kahvaltı ediyorum şimdi. Sen yaptın mı?"
"Şimdi yapacağım."
Bir homurdanma sesi geldi. Merdivenden indiğimde mutfağa girmeden durdum.
"Sensiz okul nasıl olacak Zeyno?"
"Peki sensiz okul nasıl olacak, Gül?"
Kıkırdadı.
"O biraz zor, eh," dedi. Kimle yarışıyordum, Allah aşkına?
"Gül, o ne özgüven o?"
"Ay ama yani bensizlik zor yani... Ne var ağabey?"
Volkan ağabey bir şeyler dedi.
"Tamam ağabey, sus bir... Allah Allah ya! Neyse kuzum... Kapat-"
"Dur! Gül?"
"Zeynep?"
Derin bir nefes aldım.
"Volkan ağabey bugün evde mi?"
"Aynen, bugün evde. Noldu?"
"Okul çıkışında beni alabilir mi? Annemi görmeliyim."
"Alır alır! Ay, dün görüştük ama özlemişim seni... Geliyorum! Ağabeyim çağırıyor zaten şimdi. Söylerim ona ben. Görüşürüz, Allah'a emanet ol."
"Siz de..."
Telefonu kapatınca mutfağa girdim. Yüzümdeki gülümseme, Zalim'i görünce yok oldu. Ona dayanmak zordu, eh.
"Günaydın, Hediye abla."
"Günaydın, kuzum."
Hediye abla mutfağın bir köşesinde bir şeyler hazırlıyordu yine. Kahvaltı sofrasında oturmayacaktı, belli ki. Bu evin keskin sınırları vardı, insanları ayıran. Gezegenimizde de sınırlar bu işe yarardı, değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZERDALİ
Teen Fiction"Sen geldin ve sorgulamaya başladım ben. 'Bu kız kim?' dedim kendi kendime. 'Neden böyle?' dedim. Sen geldin, Zeynep ve ben içimde garip bir hisle boğuşurken buldum kendimi. Hayatın nedenini, niçinini, nasılını sordum kendime." Burnunu çekip bakışla...