Bunca sene sonra neden geldin? Gittiğinde hayatımı mahvetmiştin. Şimdi geldin. Ellerimle yeniden inşa ettiğim hayatımı yine mahvediyorsun. Neden peki?
Sen gittiğinde çok ağladım. Dua ettim Allah'a. Yeniden gelmen için, beni yeniden sevmen için dua ettim. Biraz büyüdüm sonra. Seni özlemediğime ve artık seni geri istemediğime inandırdım kendimi. Yanımdakileri gördüm. Annemi, Gül'ü, Yavuz amcayı, Canan teyzeyi, bakkal Fikri amcayı, sokaktaki korumacı ve korkunç köpeği... Sen yoksan onlar vardı. Ve ben onların kıymetini bilmeliydim. Onları sevmeliydim. Sevdim. Kıymet bildim. Ve seni hiç özlemedim.
Yerine oturmuştu düzenim ve ayaklarım daha sağlam basıyordu yola. Yaşım da büyüyordu. Görsen tanımazdın belki beni...
Küçükken Allah'a ettiğim dualar, o duaları bırakınca gerçek oldu. İşte geldin. Kız çocuklarının kalbinde babaları için ayrı bir yer vardır. Şimdi o yer, bir tutam nefret ve buz gibi bir iklime sahip bir kent. Bomboş, soğuk ve nasipsiz... Yağmur damlası düşmüyor, bırak güneşi görmeyi. Bereket el etek çekti ve bir ota bile elverişli değil toprak.
Şimdi yeniden geldin o kente. Kent senin.
Giderken mahvettin hayatımı, şimdi gelerek mahvediyorsun.
Enkazına iyi bak kentin, o senin eserin.O zaman bismillah diyelim ve kurulalım dilimiz döndüğünce gönüllere.
Bugün 11 Temmuz 2019. Göz gezdirmeye değer görenler de ufak bir tarih not düşebilirler...
Saygıyla...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZERDALİ
Teen Fiction"Sen geldin ve sorgulamaya başladım ben. 'Bu kız kim?' dedim kendi kendime. 'Neden böyle?' dedim. Sen geldin, Zeynep ve ben içimde garip bir hisle boğuşurken buldum kendimi. Hayatın nedenini, niçinini, nasılını sordum kendime." Burnunu çekip bakışla...