Ben geldim, merhaba! Geç geldim, özür dilerim ama biraz yorucu ve boğucu bir zaman geçiriyorum. Neyse, hallederizz^^Çağan'dan~
Gelmeyecek miydi? Geleceğini söylemişti. Söylemiş miydi?
"Ah..."
Pencere kenarından hastanenin bahçesine bakmayı sürdürdüğüm kaçıncı dakikaydı?
Vakit ikindiye varıyordu neredeyse. Annem ve Nil eve gideli de yarım saat olmuştu. Onlar varken de buradaydım, beklediğim vardı.
Zeynep "Gözümü yola düşürme," derken bunu mu kastediyordu? Beklemenin içini bir kurt gibi yemesini mi istemiyordu? Öyleydi çünkü. Beklemek, bir gözünü pencere kenarına, bir kulağını kapıya koyarak yarım yaşamaktı.
"Gelmeyecek misin Zeynep?"
O da babasını böyle mi beklemişti? Yıllarca hem de... Uzun süre yarım yaşadığından kangren olmuş bir yarı beden miydi artık? Zeynep... Beklemenin ne olduğunu bilirken beni neden bekletiyorsun?
Elim, bugün bilmem kaçıncı kez telefonuma gittiğinde yine vazgeçtim aramaktan. Ne diyecektim?
Hastane kapısını gören pencereye karşı olağanca bir nefret beslemeye başlarken dayanamadım ve soğuyan havaya aldırmadan pencereyi araladım. Soğuk rüzgar tokat gibi çarparken onu gördüm. Belki de pencere şeffaf değildi ve saklamıştı şimdiye dek Zeynep'i.
Siyah bir elbise ve gri bir şalla solgun bir güzellikle yürüdü yolu. Adımları aceleciydi. Söz verdiği için mi?
Omzundan düşen çantasını gerisin geri yerine takarken kaşlarını çattı. Çoğunlukla ifadesi buydu zaten. Kızgındı, herkese ve her şeye. Göz göze geldiği bir hastaya kısaca gülümsediğinde ben de gülümsedim.
Hastane binasına girdiğinde pencereden çekilip lavobaya girdim. Hızla saçıma ve yüzüme baktım. Dağınıktı ve şu an berber Salih abi bile düzeltemezdi sanki.
Kapının çalınıp açıldığını duyduğumda yutkundum.
"Kimse yok mu?"
Gülümseyerek dışarı çıktığımda Zeynep odada yoktu. Koridora doğru bakıyordu kapıdan.
"Zeynep?"
Yerinde sıçradığında gülümseyerek baktım ona.
"Göremedim seni," dedi. "Hemşireye soracaktım az daha."
"Gelsene," dedim içerideki koltuğu gösterip.
Şöyle bir odaya baktı. "Nil ya da Derya hanım yok mu?"
"Eve gittiler, gelecekler."
Kaşlarımı çattı ve koridora doğru baktı yine. Gitme Zeynep.
"İki dakika bekle," dedi. "Geliyorum şimdi."
"Gitme," dedim aceleyle. "Gitme Zeynep."
Şaşkınca bir süre duraksadı ama ardından ellerini kaldırıp sakinleştirmeye çalışır gibi baktı bana.
"İki dakika ver bana," dedi. "Ha?"
"İki dakika," dedim. "120, 119, 118..."
Şaşkınca gülümseyip kapıyı örttü ve çıktı odadan. Sabırsızca ama saniye hızında saymaya devam ettim. Saniyeler bugün neden bu denli yavaştı?
"39, 38, 37-"
"Geldim," dedi kapıdan girdiğinde. Hala aynı yerde, tuvaletin önünde duruyordum. "Geldim, bırak saymayı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZERDALİ
Teen Fiction"Sen geldin ve sorgulamaya başladım ben. 'Bu kız kim?' dedim kendi kendime. 'Neden böyle?' dedim. Sen geldin, Zeynep ve ben içimde garip bir hisle boğuşurken buldum kendimi. Hayatın nedenini, niçinini, nasılını sordum kendime." Burnunu çekip bakışla...