onuncu bölüm

208 45 3
                                    

Jimin odadaki tekli koltukta ayaklarını kendine çekmiş büzüşmüş bir şekilde oturuyordu. Jungkook ve Hoseok kapının önünde doktoru beklerken ben de ayak ucunda dikilip Taehyung'a bakıyordum. Geldiğimizden beri kolundaki serumla birlikte uyuyordu. Hemşire arada bir gelip serumu kontrol ediyordu fakat hiçbir şey söylemeden geri gidiyordu. Son geldiğinde Min Hyung bey'in birazdan geleceğini söylemişti sadece.

Hoseok ve Jungkook'u kontrol etmek için kapıya çıkacaktım ki Jimin beni sesiyle durdurdu.

"Beni kandırıyorsunuz değil mi?"

Jimin'e dönüp baktıktan sonra benimle göz göze gelmeden sözlerine devam etti.

"Her şeyi biliyorsunuz. Değil mi?"

"Ne-neyi?"

"Taehyung abinin nesi var?"

"Hiçbir şeyi yok."

"Hah.."

Ayaklarını aşağıya bırakıp ayağa kalktı ve yanıma geldi. O bir şey söylemeden;

"Ben Hoseoklara bir bakayım."

Dışarı çıktığımda karşımda birbirlerine korku dolu gözlerle bakan Jungkook ve Hoseok'u gördüm. Beni görünce yanıma geldiler. Ben de kapıyı kapattım dikkatlice.

"Doktor nerede kaldı ya?!" dedi Jungkook etrafına bakarken.

"Gelir birazdan. Min-Ah sen de numarası varsa arasana."

Aklım o kadar doluydu ki Hoseok söyleyene kadar bunu akıl edememiştim bile. Cebimden telefonu çıkardığım an Min Hyung amcanın sesi duyuldu.

"Min-Ah."

Telefondan kafamı kaldırıp sesin geldiği yöne baktım. Min Hyung amca yanında bir asistanıyla birlikte yanımıza gelmişti. Hoseok ve Jungkook kafalarıyla Min Hyung amcayı selamlamışlardı. Min Hyung amca onlara gülümsedikten sonra;

"Sonunda hastayı görebileceğim." dedi ve omzuma dokunduktan sonra odaya girdi. Jimin'in odadan çıkmasını söylediğinde Jimin isteksiz olarak odadan çıktı. Hiç suratımıza bile bakmadan kapının hemen yanındaki banka oturdu. Ben de yanına gidip oturdum elini tutmak istediğimde çekti elini.

"Bana her şeyi anlatırsan anca o zaman elimi tutabilirsin. Noona."

Son söylediği kelimeyi bastırarak söylemişti. Benim de elim havada kalmıştı. Derin bir nefes alıp Hoseok'a baktığımda "ne oldu?" dermişcesine kafasını salladı. Ben de hiçbir tepki vermeden gözlerimi devirdim. Şu anda hiç kimseye bir şey açıklamaya çalışacak durumda değildim.

Yaklaşık 5 dakika sonra Min Hyung amca odadan çıktı. Bir şey söylememesi için dua ediyordum. Jimin'in hala duymasını istemiyorduk çünkü. Neyse ki Min Hyung amca odadan çıkar çıkmaz bana;

"Min-Ah. Biraz benimle gelebilir misin?"

"Tabii,"

Jimin ve diğerleri bunu duyunca meraklı gözlerle bana bakıyorlardı. Onlara dönüp;

"Hemen geliyorum." dedim ve Min Hyung amca'nın peşinden gittim.

Odaya girer girmez Min Hyung amca masasına oturdu ve çekmeceden dosyaları çıkardı. Ben ayakta dikilirken eliyle sandalyeyi gösterdi ve;

"Burun kanaması oldu mu?"

"Ah.. Sizinle telefonda görüştüğüm gün baygındı ama burnu kanamıyordu. Ondan sonra da olmadı."

"Ani ruh değişimleri? Yol kaybetme ya da önceden yaptığı şeyleri yapmama gibi şeyler oldu mu?"

"Ruh değişimi.."

Unutulmayan Şarkı // Kim Taehyung ✅tamamlandı✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin