Hem en çok korktuğum hem de her seferinde kendimi burada bulduğum yerdeydim. Hoseok ve Jimin'in gergin konuşmasını gergin sesimle;
"Yeter!" diyerek durdurdum. İkisine karşı olan bu soğuk tutumum yüzünden bana şaşkınlıkla bakıyorlardı. Jimin de aynı ses tonuyla;
"Yeter mi? Kafanı kaldır da bak istersen noona. Taehyung abinin haline bak."
"Biliyorum! Görüyorum ben de! Evet, bak ellerini yatağa bağlamışlar. Ne yapmalıyım? Ne yapmalıyım söylesenize?!"
Hoseok telaşla yanıma gelip kollarımdan tuttu ve beni oturtmaya çalıştı fakat kollarımı bırakmasını söyledim. Jimin odayı terk ettiğinde Hoseok gözlerimin içine bakarak;
"Sakin ol. Bağırma lütfen."
"Bağırırım. Bağırmak istiyorum çünkü. Anlıyor musun sen beni? Doktorun dediklerini duydun. Neden bağlamak zorunda kaldıklarını duydun işte kendi kulaklarınla. Kendine zarar vermeye başladı. Adamlarla boş yere kavga etmiş. Şikayetçi olmasınlar diye zar zor gönderdim adamları. Bir de onlarla uğraşamam."
Hoseok bana daha fazla sakin olmamı söylememesi gerektiğini anlayıp geri çekildi. Bileklerinden yatağa bağlanmış Taehyung'a hemşire gelip tekrar sakinleştirici vereceğini söylediğinde onu, kolunu sımsıkı sıkarak durdurdum.
"Ne yapıyorsun sen?"
"Hanımefendi bırakır mısınız?"
"Bırakamam. Benim kocam deli değil. Anladın mı? Şimdi kocamın ellerinin bağını çözüp odadan çıkar mısın?"
Hoseok kolumu tutup beni geri çekmeye çalıştı.
"Min-Ah. Bırak da hemşire işini yapsın."
"Bunların tek işi tüm gün Taehyung'u uyutmak! Ne zaman uyanacak bu adam?"
Hemşire kolunu ellerimin arasından çektiğinde;
"İşimizi zorlaştırmayın lütfen." dedi ve iğneyi yaptı. Hemşireyi durduramadığım için çığlık çığlığa bağırmaya devam ettim.
"Şikayet edeceğim seni! Göreceksin! Burası deliler hastahanesi mi? Taehyung'un ellerini bağlamışsınız. Yapacak başka işiniz yok mu sizin?!"
Boğazım patlayana kadar bağırmak istiyordum ama Hoseok önüme geçip eliyle ağzımı kapattığında mecburen susmak zorunda kaldım.
"Min-Ah ne yapıyorsun sen?! Hastahanedeyiz."
Ayakta duracak gücü bulamıyordum kendimde. Hoseok'un kolları arasında dizlerimin üstüne çöktüm. Hoseok beni tutmak isterken o da dizlerinin üstündeydi. Saçlarımı kulağımın arkasına aldıktan sonra yanaklarımı tuttu ve onunla göz teması kurmamı sağladı;
"Taehyung uyanacak. Min-Ah yapma bunu kendine. Senin güçlü olman gerekirken bunu kendine yapma. Yalvarırım."
Hoseok beni kaldırmaya çalışırken aralık olan kapıdan, dışarıda ağlayan Jimin'i gördüm. Kollarımdan yukarı doğru kaldırıldığımda Hoseok;
"Hadi elini yüzünü yıka gel Min-Ah."
Kaşlarını kaldırıp kocaman gözlerle bir şey dememi bekledi. Ben de onu onaylayıp lavabo'ya ilerledim. Jimin'in yanından geçip giderken sadece birbirimize baktık ama hiçbir şey söylemedik. Daha doğrusu söyleyemedik.
Ben içimdeki şeyleri bile Taehyung'a tam olarak aktaramamıştım. Ne kadar garip değil mi? Evli olduğum ve canımdan bir parça gibi hissettiğim insana bile neler hissettiğimi söylemekte çekiniyordum. Her gece onunla uyuyup, nefesini hissetsem bile sürekli bir yerden açık veriyor gibiydik. Mutsuzluğumu yansıtmamak için sessizce Taehyung'a sarılıp gözyaşı döktüğüm geceleri bile söyleyemezken, yapmacık bir şekilde mutlu gözüktüm. Ben onun ellerini buruşana kadar tutmak isterken, hep onu öpüp, onunla yaşamak isterken düştüğüm durum sürekli bu oluyordu. Aynadaki bu yansımam oluyordu. Gözyaşı döküp duran Min-Ah.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unutulmayan Şarkı // Kim Taehyung ✅tamamlandı✅
Fanfictiontamamlandı✔️ "Bazen sadece kendi dünyamızı kurmak istiyorum Min-ah. Hiç kimsenin gitmediği ve yabancı birinin giremediği bir dünya." •10.09.2019• •07.05.2020•