Kapıyı kapatmama rağmen kadının sesi evi dolduruyordu. Jimin ile birkez olsun konuşmak istediğini söyleyip duruyordu. Jimin ise kendini piyanonun bulunduğu odaya kitlemişti. Kadının sesini duymazlıktan gelip Jimin'in bulunduğu odaya ilerledim. Kapıyı tık tıkladıktan sonra Jiminden bir ses bekledim ama hiçbir ses gelmiyordu.
"Jimin.. Açar mısın kapıyı?"
Gözyaşlarının arasından çıkan bir hıçkırıktı sadece duyduğum. Onun için oldukça endişeleniyordum. Kapıya daha hızlı vurarak ısrarla açmasını söylüyordum ama o sadece ağlıyordu.
Kadının sesi yavaş yavaş uzaklaşırken Jimin biraz daha rahatlayacak diye sevinmiştim. Gidip gitmediğini test etmek için salonun camına yöneldim. Uzaklaştığını gördüğümde derin bir nefes aldım ve Jimin'i odadan çıkarmak için uğraşmaya geri döndüm.
"Jimin! Hadi aç kapıyı. Annen gitti. Bana güvenebilirsin."
"O kadın benim annem değil!"
Ağlamaktan zar zor çıkan sesiyle sesleniyordu bana. Onun bu sesini duyunca kalbimin paramparça olduğunu hissetmiştim.
Bir insanın varlığını bilerek onu inkar etmek oldukça zor bir şeydi. Onun var olması ya da olmaması hiçbir anlam ifade etmiyordu fakat o kişinin yanımızda olmasını istiyorduk yine de. Ne kadar acıtsa da açtığı yaralar kabuk bağlasa da bir şekilde seviyorduk o insanları. Bir şekilde bizi mutlu hissettirebiliyorlardı. Ya da biz sadece onların bize verdiği acıyı seviyorduk.
Jimin'in kapıyı açmasını beklerken nihayet kilidin sesini duymuştum. Kapıyı yavaşça aralayıp bana baktı. Yaşlı gözlerini hızlıca sildikten sonra kocaman yutkundu. Yutkunurken bile canının nasıl yandığı biliyordum.
"Noona.. Beni o kadına vermeyeceksiniz değil mi?"
"Jimin..."
Sadece hiçbir şey demeden sarılmak gelmişti içimden..
Sımsıkı sarılmıştı o da bana. Çünkü biliyordu onu asla vermeyeceğimi. Onun benim için ne kadar değerli olduğunu biliyordu. Sadece emin olmak için sormuştu o soruyu ve Jimin'in emin olması için elimden gelenin daha fazlasını yapabilirdim.
"Tabii ki vermeyeceğim. Sana söz verdim. Seni asla yalnız bırakmayacağım emin olabilirsin bundan."
Hıçkırarak ağlamaya devam ederken birbirimize daha çok sarıldık. Benim yanımda olan ve beni mutlu eden herkes için savaşacaktım. Yorulsam bile onlar için güçlü olmaya devam edecektim ve asla onları yalnız bırakmayacaktım.
***
"Bir o eksikti başımıza!"
Jungkook'un yüksek ve gergin sesiyle hastanenin tüm kantini inlemişti resmen.
"Tamam! Bağırma Jungkook. Sakin olmamız ve sakin bir şekilde düşünmemiz gerek." dedi Ri Jin. Daha sonra etrafımızdaki, bize yan yan bakan insanlara yapmacık bir gülümsemeyle karşılık verdi. Ama Jungkook hiç sakin olacak gibi değildi.
"Akıl sağlığı mı bıraktılar sanki? Doğru düzgün düşünemiyoruz ki!"
Hâlâ bağırıyordu. Hoseok üzgün bir biçimde sadece oturuyordu. Belli ki ne kadr dil dökerse döksün bir şeylerin değişmeyeceğini biliyordu.
Arkadaş grubumuzun en sağlıklı düşünen ve hep bizi mutlu etmeye çalışanı bile şu an bu haldeyse Jungkook'un bağırması gayet normaldi. Ayrıca gerçekten haklıydı da. Akıl sağlığımızdan eser yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unutulmayan Şarkı // Kim Taehyung ✅tamamlandı✅
Fanfictiontamamlandı✔️ "Bazen sadece kendi dünyamızı kurmak istiyorum Min-ah. Hiç kimsenin gitmediği ve yabancı birinin giremediği bir dünya." •10.09.2019• •07.05.2020•