dördüncü bölüm

349 55 10
                                    

Gözlerimi hiç ayırmadan dinlediğim doktor kağıttan kafasını kaldırıp bana baktığında yutkundum.

''Ha-hangi hastalıktan şüphelendiniz peki?''

''Ani burun kanamaları ve bazı sinir bozuklukları... Bunlar nörodejeneratif bozukluk dediğimiz şeyler. Halk adındaki adına ise erken bunama diyebiliriz.''

''Ah.. Ama sadece bir kan tahlilinden bunu anlamanız mümkün mü?''

Söylediği şeye inanmak istemiyordum. Sanırım bir insan için en zor şeydi bunu duyup algılayabilmek. Ben.. Ben bunu Marcel'e nasıl söylerim? Bir insana ciddi bir hastalığı olduğunu nasıl söyleyebilirim?

''Sadece 5 dakikalık bir zaman ayırarak bir damla kanla, gelecekte olabileceğiniz hastalıklarınızı, ya da yaşadığınız küçük sorunların sebeplerini bulabilirsiniz. Gut hastalığı, böbrek yetmezliği, şeker, karaciğer fonksiyonlarınızın çalışıp çalışmadığı, romatizma, gizli sarılık, enfeksiyon gibi çok ciddi pek çok hastalık bir damla kanla ortaya çıkabiliyor. Ben sadece şüphelendiğimi söylüyorum. Ayrıca dediğim gibi Taehyung Bey benim uzun süredir hastam. Bazı garip davranışlar ve kişilik bozukluğu olduğunu da düşünüyoruz. O yüzden Taehyung Bey'i 1 hafta kadar gözetim altında tutmamızın doğru olacağını düşünüyorum. Ayrıca beyin tomografisi çekmemiz gerekiyor.''

Doktorun söylediklerini hiçbir şekilde duymuyordum. Sadece tek bir noktaya odaklanmıştım. Doktor Bey tekrar cümleler kurmaya başladığında;

''Hanımefendi.. İyi misiniz?'' diyebildi.

Baktığım boş yerden gözlerimi zorlukla çektim ve ona baktım. Birazcık sesli düşünerek;

''Ben.. Ben bunu ona söyleyemem.''

''Böyle durumlarda hasta şüphelendiğimiz şeyleri ya da eğer gerçekse, gerçek olan durumu bilmelidir. Maalesef, siz söyleyemezseniz bile benim görevim bu.''

Elindeki tahlil sonuçlarını toplayıp bir dosyaya koydu ve bana uzattı. Uzatırken;

''Sizin isminiz nedir?'' diye sordu.

''Min Ah.''

Dosyaları önüme bıraktıktan sonra önündeki küçük kağıda not aldı. Ve kağıttan gözlerini ayırmadan;

''Yarın bekliyorum.''dedi. Ben hala olayın şokundaydım. Bu söylediği şey daha çok şaşırmama ve daha çok üzülmeme neden olmuştu.

''Ya-yarın mı? Hemen yarın mı?''

''Evet. Şüphelendiğimiz şeyin var ya da yok olduğunu ortaya çıkarmalıyız. Daha geç olmadan..''

Ve sanki daha fazla konuşmak istemiyormuş gibi;

''İyi günler Min Ah Hanım.''

Şu an tek yapmam gereken dosyayı alıp bu odadan çıkmaktı sanırım. Ama yerime kilitlenmiş gibi hareket bile edemiyordum.

''İyi günler.''

Yavaşça ayağa kalktım. Doktor ise bu halime tedirgin bir şekilde bakıyordu. İyi olduğumu belli etmek için hafifçe gülümsedim. Ama bu gülümseme oldukça buruk bir gülümsemeydi.

Odadan elimdeki tahlillerle çıktığımda etrafıma boş boş bakındım. Hoseok'a, Ri Jin'e, ama en çok Marcel'e ne diyeceğimi düşünüyordum. Bunu kesinlikle söyleyemezdim. Sadece gözetim altında kalması gerektiğini söylemeye karar verdiğimde telefonumu çıkarttım ve Hoseok'un yollamış olduğu numarayı aradım. Sesimin oldukça mutlu çıkmasını sağlayarak kulağıma koyduğum bu telefonda Marcel'in de oldukça iyi gelen sesini duydum.

Unutulmayan Şarkı // Kim Taehyung ✅tamamlandı✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin