yirmi üçüncü bölüm

81 15 4
                                    

Bir gün gerçekten çok sevdiğim insanın benim için gerçek dünyaya açılan kapı olabileceğini hiç düşünmemiştim. Taehyung benim hayal ettiğimden fazlasıydı. Onu gördüğüm ilk andan itibaren hayal ettiğim o sıcaklığın, sevginin belki de 10 katını yaşamıştım. Ne kadar kısa bir zaman da olsa birbirimizi mutlu etmiştik. Yani ben, umarım onu mutlu edebilmişimdir.

Neredeyse 2 haftadır görmediğim o yüze şimdi bir hastane odasında doyasıya bakabiliyordum. Ne kadar büyük ve değişik bir acıydı bu. Tarif edilebilir mi? Sanmam. Ama kimsenin yaşayarak da tecrübe etmesini istemem. Benim yaşadıklarım sadece benimle kalsa yeterdi. Daha fazla ne yaşayabilirim ki dediğim her şeyi zaten yaşamıştım. Sanırım bundan sonra da böyle devam edecekti.

O uyuyordu. Onun yanına uzanıp dinlenmek varken benim onu uzaktan izlemem benim için dünyanın en zor şeyiydi. Birkaç hemşire içeri girdiğinde onların yüz ifadelerinden bir şeyler anlamak da oldukça zordu. Neden hala bir şey demediklerini merak ederken içeri Jimin girdi. Elindeki karton kahve bardağını bana uzattıktan sonra Taehyung'a uzun uzun baktı ve;

"Artık daha rahatım biliyor musun noona.. Daha az düşünüyorum artık."

Jimin'in söylediği şeyle derin bir nefes alabilmiştim. Gerçekten de suratı beni rahatlatmıştı. Manevi annesi olan Kang Min Hee Hanım ile de görüşmüştü uzun sürenin ardından. Ama maalesef ki Taehyung kendi annesiyle görüşememişti. Yıllardır onu aramasına rağmen görüşememişti. Ben de Jimin ile birlikte Taehyung'u incelemeye başlamıştım. Uyurken bile o kadar güzeldi ki...

"Ve artık gerçekten Taehyung abinin iyileşeceğini düşünüyorum." diye ekledi Jimin. O böyle deyince bakışlarımı ona çevirdim.

"Peki neden bir anda böyle düşünmeye başladın?"

"Annem geldi. Taehyung abi iyileşmek için hastaneye yatırıldı. Seni birkaç kez gülerken gördüm bugün. Yani güzel şeyler de olabiliyor. O zaman... İyileşmesi de mümkün değil mi?"

Ufak bir gülümseme oluşmuştu yüzümde. Kahvemden bir yudum aldıktan sonra da gülümsemeye devam ettim.

"Haklısın. Demek ki güzel şeyler de olabiliyor."

"Woah! Senin de böyle düşünmen çok güzel!"

Sessizce gülerek o da kahvesinden bir yudum aldı. Kapının yavaşça aralanmasından sonra Kang Min Hee hanım'ın sesi duyuldu.

"Merhaba çocuklar."

Jiminle birlikte kapıya döndüğümüzde ben ayağa kalkarak Min Hee hanım'ı selamladım. Selamlamama karşılık verdikten sonra;

"Min-Ah.. Biraz konuşabilir miyiz?"

"Tabii ki."

Elimdeki kahveyi hızlıca bırakarak dışarı yöneldim. Jimin, Taehyung'un yanında kalacağını söylediği için içim rahat bir şekilde dışarı çıktım. Odanın hemen yanındaki banka oturduk beraber.

"Taehyung ve Jimin'i bırakırken yaşadığım acının aynısını hemen hemen sen de yaşadın."

Konuya bir anda girdiği için kendimi oldukça gergin hissediyordum. İkimizin acılarının karşılaştırılması beni oldukça etkilemişti. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Sadece dinlemeye devam ettim.

''Taehyung gerçekten sevdiği zaman, o kişi için yapmayacağı şey yoktur. Ve seni gerçekten sevdiğini uzak da olsam bile hissedebildim. Seni gerçekten seviyormuş ki hastaneye yatmak için ikna oldu.''

''İlk  başlarda çok zor oldu.'' diyerek sözünü kestim. Yüzüne bakamıyordum, sadece yeri inceliyordum. Min Hee hanım gerçekten de iyi bir insandı ve ona karşı soğuk davranmamalıydım. Biliyorum. Ama bu oldukça zordu. Annemle aralarında geçen şeyleri az da olsa biliyordum ama o benim eşimin, sevdiğim adamın annesiydi. Bu gerçekle her zaman yüzleşmeliydim.

Unutulmayan Şarkı // Kim Taehyung ✅tamamlandı✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin