*
*Çatalımla önümde ki salatalığı didiklerken, abim ağzında ki lokmayı yutmadan kahkaha atmakla meşguldü.
Yüzümü buruşturdum, "İyi parçalayamamışsın onu az daha çiğne."
Kahkahasını nefes nefese dindirip bana döndü, "İstediğim kadar parçalarım sanane?"
İçimden 'döneminde galiba' diye dalga geçerek salatamı didiklemeye devam ettim.
"Kızım, hayırdır?" Diye sordu babam bana dönerek.
Dudaklarımı büküp omuz silktim umarsızca, "Uykusuzum ya."
Evet baba kızın uykusuz çünkü koca gece müstakbel damadının söylediklerini üç yüz kere düşündü.
"Triplere bak. Gören de bebek bakıyor sanacak."
Abime bakıp kaşlarımı çattım, "Bebek ne alaka be?"
Omuz silkerek ağzına bir zeytin attı, "Bilmem. Hep öyle derler."
Ben ona göz devirip tekrar kahvaltıma odaklanıyordum ki, kapının çalmasıyla oflayarak ayaklandım.
"Bu nasıl mahalle arkadaş?! Kahvaltıda bari bölmeyin aile saadetimizi.."
Kapıyı açmamla karşımda kapıya sağ omzunu yaslamış, geniş bir şekilde sırıtan Kaan'ı görmem bir oldu.
Göz kırparak, işaret parmağını burnuma değdirdi yavaşça, "Böldük aile saadetinizi, kusura bakma artık zilli."
Benim senden öte ailem mi var ulan?! Diye bağırarak boynuna atlamak istesem de ses tellerim kopmuş olacak ki, sesim çıkmadı.
Hatta ve hatta, göz devirdim. Bütün hücrelerim ayaklanmış, zılgıt çekerek halaya başlamamışçasına..
Kaan, içeri geçtikten hemen sonra telaşla sağa sola bakan Yağmur girdi içeri hızlı adımlarla.
"Oh!" Diye derin bir nefes alarak kendini kapının kenarına yasladı.
"Noluyor be? Tefeci mi taktın peşime?"
Nefeslerini düzene sokmaya çalışırken, farklı çorapları çarptı gözüme. Ardından penguenli pijamaları. Ve kafasında ki uyku bandı.
"Yok artık! Kızım bu ne hal?!"
O da yavaşça üstünü süzdükten sonra, "Ay evden kendimi nasıl attığımı bilemedim, ne yapayım?!"
Ben hala sorgularcasına ona bakarken, "Sen git otur, yüzümü yıkayıp geliyorum." dedi.
Yüzünü bile yıkamadan, pijamalarıyla kaçarcasına bize gelmesine sebep olan şeyi ölümüne merak ediyordum.
O banyoya giderken ben de kenarda ki aynadan kendime baktım kısaca ve saçımı düzeltip masaya döndüm.
"Eyvah! E ne olacak şimdi?!" Diye ağzını hayretle aça aça konuşan anneme bakıp kaşlarımı çattım.
"Nolmuş?"
Sandalyemi çekip otururken, abim bana döndü.
"Vesile var ya.."
"Hee, var." Dedim gayriihtiyarı.
Yaşı 50'ye dayanmış kadına Vesile dememiz de bizim ayıbımızdı, ne yapalım artık..
"Hani bir de benim babam var ya.." Dedi Kaan sırıtarak.
İyice kaşlarım çatıldı. "Evet, var?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pembe Düşler Mahallesi
Teen FictionBir insana ne zaman aşık olursunuz? Çocukken, o gol atmak istediği için onun yerine kaleye geçtiğinizde mi? Yoksa, saatlerce beklediği salıncak sırasını size verdiğinde mi? Hazal, bu sorunun cevabını biliyordu. Fakat cevabı bilmesi gereken kişi, o d...