Arkadaşlar kırk yılın başı düzenli bir şey yapayım dedim ama o kadar çok güzel şeyler söyleyip kalbimi fethettiniz ki kıyamadım size...Ama eğer bol bol yorum gelmezse, düzenli atmaya devam ederim haberiniz olsun -kıskıskıskıs.-
Bölüm benim aşırı içime sindi. Sonunda yazarken eğlendim! Ayrıca Tekin'den bile ufak bir kısım dinliyoruz 🙈
İyi okumalar.
*
*Çünkü aşk böyle bir şey. Ne mantığın kalır, ne aklın. Başkalarının yakındığı gururun bir bakmışsın ayaklar altına kırmızı halı olarak serilmiş. Çünkü aşk budur. Sonunu, itibarını, aklını düşünmez yalnızca hayatında ki her şeyi onunla yaşamak istersin. Hatta bazen pişman olacağını bile bile..
*
*Size yaşadığım gerginliği anlatamam, ya da gösteremem. Ama tam kalbimin önünde sivri uçlu ufak bir iğne olduğunu düşünün. Her nefes alışımda kalbimi korkuyla çarpıtan bir iğne.
Ricardo'nun, Joseph'in ya da Ares'in -ki o bu durumu çoktan kıvırmışa benziyor- kendilerini anneme veya buradaki herhangi birine sevdirmeleri umrumda değil.
Beni geren bizzat Kaan'ın ara sıra gözlerime değen, öfkeli bakışları.
Hemen yanımda oturan Ricardo bile ara sıra olduğu yerde rahatsızca kıpırdanıp, bakışlarını kısacık bir an bana çeviriyordu.
Koru beni lütfen diyecek diye korkmuyor değildim.
"Rico," diyen anneme ters bir bakış atıp tekrar yemeğime döndüm. "Bizim kız nasıldı İtalya'da? Huysuzluk falan yaptığı oluyor muydu?"
Ricardo tam hınzır bir gülümsemeyle dudaklarını aralaması beni ürkütürken, Ares atladı lafa.
"Zeynep Teyzeciğim, Türkçesi yetmez onun. Ama Hazal çok usluydu."
Ricardo'nun çatılan kaşları Ares'e dönerken, derin bir nefes aldım.
"Hazel," diye fısıldadı sessiz bir şekilde huysuzca. "Senin sarhoş olup mama diye ağlamanı anlatacaktım.. Eminim bu çok hoşuna giderdi."
Kaan'ın dikkatli bakışlarını üstümüzde hissedince rahatsızca kıpırdandım. Kaan'ın hemen yanında oturan ve bunu farkeden Belgin, sessizce bir şeyler mırıldandığında Kaan dikkatini bizden çekerek ona baktı.
Bende bu sırada hızla Ricardo'ya döndüm.
"Anne olan mama değil o," diye çıkıştım. "Kaç kez anlatacağım Ricardo.. Yalnızca acıkmıştım, annemi özlememiştim!"
"Ah, Hazel.." dedi yüzüne çapkın bir gülümseme yerleştirirken. "Bence onu özlemen çok dolce*."
(dolce:tatlı)Ricardo'ya son kez ters ters baktım ve önüme döndüm.
Kaç kez anlatırsam anlatayım 'mama'yı anne anlamında değil de yemek anlamında kullandığıma asla inanmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pembe Düşler Mahallesi
Teen FictionBir insana ne zaman aşık olursunuz? Çocukken, o gol atmak istediği için onun yerine kaleye geçtiğinizde mi? Yoksa, saatlerce beklediği salıncak sırasını size verdiğinde mi? Hazal, bu sorunun cevabını biliyordu. Fakat cevabı bilmesi gereken kişi, o d...