Bölümü yayınlamaktan vazgeçmemek için kontrol etmeden yayınlayacağım inşallah arada çok kopukluklar yoktur..Sizi çok özlemişim.
Veee yorumlarda sohbet etmeyiii. 🥰
*
*Hayat sanki bizi katakulliye getirmekten zevk alırmışçasına her seferinde aile fertlerimden birini, en olmaması gereken anda karşımıza çıkartıyordu.
"Ucuz yırttık," dedim gerginliği üzerimizden atamadığımız için bir süredir sessiz geçen yolculuktan sıkılarak. Ardından yorgun bir nefes verip bakışlarımı ardı arkasına sıralanan ağaçlardan aldım ve Kaan'a çevirdim.
Bir dirseği hâlâ camın kenarındaydı ve düşünceli bakışlarla yolu inceliyordu.
"Yine," diye ekledi cümleme ve ardından hızlıca bakışlarını bana çevirdi. "Bence artık bunu gizli yaşamamızın bir anlamı yok. Söyleyelim gitsin."
Benim için herhangi bir sorun teşkil etmiyordu fakat Kaan cephesi için bu hiç kolay olmayacaktı. Bir kere başta zaten koskoca abim faktörü vardı. İşin içinde Yağmur olduğu için fazla olay çıkartma hakkına sahip olmayacaktı normal şartlarda. Ama tabii, İtalya ile Kaan'ı bağdaştırırsa bu daha büyük bir sorunun kesinlikle habercisiydi.
Babam zaten benim hayatıma, kararlarıma pek karışan bir insan değildi. Annem ile birlikte her zaman kendim için doğru olanı seçmemi isterlerdi.
Annem, mahalledeki başka kadınlar gibi beni evlenmem için hiç zorlamamış ya da bana evde kalmış muamelesi yapmamıştı. Ona göre evde kalmanın yaşı yoktu, gerçek aşkı insan 7'sinde de, 70'inde de bulabilirdi.
Ben kısa kesip 7'de buldum anneciğim.
"İtalya'ya gitmem ile senin aranda olan bağı abim öğrenirse.." Duraksamamı fırsat bilerek araya girdi.
"Hakan bunu da öğrenecek, Hazal. Madem bir şeyleri açıklıyoruz öyle taksit taksit olmaz."
Bakışları yol ile benim aramda mekik dokurken derin bir nefes verdim. "Senin için çok sorun çıkmasını istemiyorum."
Paşamız rahatını bozarak cama yasladığı dirseğini çekti ve direksiyonu tuttu. Ardından diğer elini de elime uzattı.
"Sen her şeyin sonunda yine yanımda olacak mısın?"
Kafamı salladım ağır ağır. "Olacağım."
Uzanarak avuç içime bir öpücük kondurdu.
"O zaman ben bütün sorunlarla başa çıkarım. Ayrıca avukatım ben, bunu aklından çıkarma."
"Avukat Kaan Atasoy," dedim alayla karışık havalı bir sesle ve sonra devam ettim. "Avukat Hazal Dinçer." Hafifçe güldüm. "Çok karizma bir çift olduk."
Yüzünü buruşturarak cıkladı. "Yok, soyadını beğenmedim. Tüm uyumu bozuyor."
"Ya," dedim dudaklarımı birbirine bastırarak. "Aslında soyadımı da çok severim."
Dudakları çapkın bir tavırla yukarı kıvrıldı. "İstersen bir de benim soyadımı düşün. Eminim hoşuna gidecektir."
Cevap vermeme fırsat kalmadan telefonu çalmaya başladığında araba ile telefon bağlı olduğu için arama direkt araç ekranına yansıdı.
Abim arıyordu.
Kaan bir bana, bir ekrana baktı ve elimin üstünde olan elini çekip derin bir nefes alarak telefonu açtı. Fakat ekrana bakarken yüzünde 'allah bilir yine ne diyecek' ifadesi vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pembe Düşler Mahallesi
Teen FictionBir insana ne zaman aşık olursunuz? Çocukken, o gol atmak istediği için onun yerine kaleye geçtiğinizde mi? Yoksa, saatlerce beklediği salıncak sırasını size verdiğinde mi? Hazal, bu sorunun cevabını biliyordu. Fakat cevabı bilmesi gereken kişi, o d...