Herkes gruptan çıkınca bende aşağıya anamın yanına indim. Piçlik yapıp geleceklerini biliyordum ve anneciğime yağ çekmem gerekiyordu.
"Anneemmm benim güzel melek annem napıyormuş" çok mu hızlı yağ çektim acaba ?
Annem bana ters bir bakış atıp işine geri döndü.
"Ne istiyorsun Mavi"
Tek seferde söyle ve kurtul Mavi dedim içimden.
"Annişim canım anam biricik anam, ben şimdi bizimkilerle mesajlaşırken akşam Meriçlerin yemeğe geleceğini söyledim. Birde senin karnıyarık yaptığını da söylemiş olabilirim." Yavaş yavaş mutfak kapısına doğru gittim. "Bizimkilerde yemeğe gelecekler."
Annem bir hışım bana döndü.
"Ay vallahi bıktım ben sizden yahu misafir de ağırlayamaz oldum kendi evimde. Bitmiyorsunuz ya doyuramadım ben sizi Mavi." Derken eğilmeye başlayınca işin ucu terliğe gideceğini anlayınca hareketlendim.
"Başıma iş çıkarıyorsunuz, buraya gel buraya" demesiyle mutfaktan çıktım. Peşimden de terlik hole doğru uçuşunu gerçekleştirdi.
Akşam olunca kapı çaldı. Kapıya bakınca bizim andavallar teker teker içeriye girmeye başladı.
"Anamı teyet geçin terlik şov yapıyor yine" dedim.
Dememe kalmadı zaten annemde arkamda bitmişti.
"Oooo benim doyuramadıklarım gelin gelin" diyince Sare arkama geçti. Yusuf ve Sinan da yağ moduna.
"Gülay teyzeciğim kimse senin gibi karnıyarık yapamıyor. Yani annem bile halt etmiş yanında o derece" dedi Yusuf gülerek. Sonra Sinan devreye girdi.
"Aynen ya hele bide cacık, off valla Gülay teyze sen on parmağında on marifetli bir annesin canım anam." Diye anneme doğru atılınca annem kendini geriye çekti.
"Tamam kesin yağ çekmeyi. Herkes benimle mutfağa geliyor. Hadi marş." Dedi elindeki terliği göstererek.
Ben önde bizimkiler arkamda mutfağa girdik. Annem de salondaki masayı hazırladı. Bizde mutfaktan masaya gelecekleri taşımaya başladık.
Çok geçmeden tekrar kapı çaldı. Bu sefer gelen babamdı.
"Nerde kaldın sen Orhan. Saat kaç oldu. Şimdi Gönüller gelecek."
Tabi annem hızını alamayınca kabak babama patladı.
"Geldim ya Gülay ne telaş yapıyorsun. Hoş sanki gelenler yabancı mı? Karşı komşu."
"Bide haklıymış gibi cevap veriyorsun Orhan."
Babam bu sefer cevap vermeden salona girince annem de arkasından bağırdı.
"Sen beni kağle niye almıyorsun Orhan cevap versene" diyince hepimiz kahkaha atmaya başladık. Bütün anneler mi böyleydi yoksa bu biz beşlinin annelerine mi özeldi acaba?
Saat ilerlemiş, Meriçler gelmiş, yemekler yenmiş, çay fasıllarına geçilmişti. Onlar çay içip sohbet ederken bizde benim odama çıktık.
"Oğlum karnıyarık ve cacık efsaneydi lan"
"Mal Yusuf hepsini sen yedin zaten bok boğazlı"
"Dinime küfreden müslüman olsa, bütün patlıcanı boğazına nasıl zorla soktuğunu hepimiz gördük lan şero" Yusuf'un söylediğine gülünce Sinan kendini savunmaya geçti.
"Ağzım büyük oğlum benim napayım"
Bizde biraz böyle şakalaştıktan sonra oyun oynayalım dedik. Yaptım yapmadım oyunu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Purple || texting
Short Story•TAMAMLANDI• 🌈Gökkuşağı Serisinin İlk Kitabı🌈 Sen moru çok seviyorsun, ben maviyi.