Öğle arası zili çalınca bizimkilerle toplanıp kantine indik. Hepimiz ikişer tost alıp önce kantini zengin ettik sonra midemizi.
"Lan Mavi yavaş ye boğazında kalacak" Yusuf söylenirken ben tostumdan bir ısırık daha aldım.
"Tabakta kalacağına midemde kalsın kanka"
"Sende haklısın aq"
Camış gibi yiyorduk. Ve bu halimizden oldukça memnunduk.
"Ulan o değilde bu karşı sınıftaki Aslı varya, önceki teneffüs elime kağıt verdi. Bende sandım ki ilanı aşk ediyor. Kağıda ne yazsa beğenirsiniz?" Rüzgarın sorusuyla ona odaklandık.
"Ne yazmış?" Diye sordu Sare.
"Fermuarın açık kalmış. Biz senin pembe boxerını görmek zorunda değiliz"
"AHAHAHAHHHAHAJAJAJJAAJJAJ" bu hepimizin aynı anda anırmasıydı.
"Aşkım sen pembe boxer mı giyiyorsun? Yerim seni"
"Lan Yusuf konumuz bu mu şimdi?" Rüzgar atara geçmişti.
"Evet bu." Diyip daha çok anırdı Sinan.
"O değil de kanka neden pembe?" Diye sordum.
"Vay aq gündem olduk iyi mi!"
"Pembe gündem" derken anırıp aynı anda ağzındakileri dışarı saçmıştı Sare.
"Gel bide masanın ortasına sıç"
"Tabi nasıl bir saçlı bok çukuruna düştüysen işin gücün bok olmuş Sinan aşkım" derken bu sefer de ben anırdım.
Oğlum bu anırmak bizim günlük rutinimiz haline gelmişti. Anırmazsak eksik kalıyorduk resmen.
"Çok konuşma da arkana bak senin cücük geliyor"
Sinan'ın söylediği şeyle arkama baktım. Ege de bu sırada dibime gelmişti.
"Mavi biraz bahçeye çıkalım mı?"
"Olur" dedim ama istek var mıydı ? NO.
Islak mendile elimi ve ağzımı silip Ege'nin peşinden bahçeye çıktım.
"Nasılsın?"
"Aynı, bildiğin gibi?"
"Benimde aynı. Şey soracaktım sana ya, şu Meriç, çok mu yakınsın onunla?"
"Evet, neden sordun?"
"Attığın fotoğrafın aldına iki gözümün mavisi felan yazmış ya dikkatimi çekti. Bir de yorumlarda size sevgili misiniz diye sormuş herkes. Neden değiliz diye cevap vermedin?"
"Öncelikle, ben Sinan'la, Yusuf'la ve Rüzgar'la da bu şekilde samimiyim. Bir fark göremiyorum. Ve kimseye cevap vermek ya da açıklama yapmak zorunda değilim Ege. Herkes, her zaman konuşur."
Ege'yle bir çardağa oturmuştuk. Karşı çardakta da Meriç ve arkadaşı vardı. Ve Meriçle göz göze geldik.
Ege eliyle elimi tuttu. Onun bu hareketi üzerine nedensizce gözüm Meriç e kaydı. Bi ellerimize bi bana ters ters bakıp, kalkıp gitti.
Kıskanıyor muydu acaba ?
"Mavi, diğer arkadaşlarınla Meriç arasındaki fark ne biliyor musun? Ben elini tuttuğumda onlara bu şekilde bakmıyorsun. Ve eğer benimle sevgiliysen konuşanları susturmak için cevap vermek zorundasın."
He oldu paşam başka?
"Ege, bildiğim üzere birbirimize karışmıyorduk. Seninde bir çok kız arkadaşın var ve İnan ne yaptığınız umrumda değil. Ya da milletin sizin için ne dediği umrumda değil. Ayrıca sırf boşta kalmamak için benimle sevgili olduğunu biliyorum. Ve son kez söylüyorum, Meriç ile aramdaki ilişki sende dahil olmak üzere kimseyi ilgilendirmiyor."
Ayağa kalkmaya yeltendim fakat Ege beni tuttuğu elimden tekrar yerime oturttu. İnan seni hiç çekesim yok popüler çocuk.
"Bir, ben senden hoşlandığım için seninleyim. Ve bırakmaya da niyetim yok. Bunu önce bi o aklına sok."
Tuttuğu elimi sıktı.
"İki kimseyi ilgilendirmese de ben senin sevgilinim ve en çok beni ilgilendirir."
"Ve üç, neden benim takıldığım kız arkadaşlarımla beni sevgili sanmıyorlar? Ya da neden bunlar senin hiç umrunda değil? Hatta neden hiç kıskanmıyorsun? Bunları otur etraflıca bir düşün Mavi."
Gerilmiştim.
"Bence çok büyütüyorsun. Ve ben bu muhabbetten çok sıkıldım. Sınıfa gidiyorum."
Ayağa kalktım. Tekrar elimden tutmak istediğinde elimi ondan kaçırdım ve arkama bakmadan sınıfa çıktım.
Bizimkiler de çoktan sınıfa gelmişti. Sarenin yanına geçip oturdum.
"Nerde kaldın ya?"
"Geldim işte."
"Ee ne konuştunuz Yağız Ege ile ?"
Sorusu üzerine tüm konuşmayı Sare'ye tek tek anlattım.
"Kanka valla aynı şeyleri bende farkettim. Bence dediği gibi sen bu mevzuyu otur bir düşün."
"Saçmalama Sare ya. Bi kere biz Meriçle asla sevgili olamayız. Sonuçta ailelerimiz dost. Asla onay vermezler."
Sare çantasını başının altına koyup bana baktı.
"He yani aileler onay verse, sevgili olacaksın."
"Gerçekten bundan bunu mu çıkardın ?" Diye hayretle ona baktım.
"Valla kime sorsan bu anlamı çıkarırdı maviş."
"Yav he he"diyip konuyu kapattım.
Okul çıkışında Sare ailesiyle misafirliğe gideceği için direk eve gitti.
Sinan, Aysun'un sevgili yaptığını öğrendiği için depresyona girmeye gitti.
Yusuf ve Rüzgar PlayStation oynamaya gittiler.
Bildiğin göt gibi ortada kalmışlıkla eve yürümeye başladım. Yanımda beliren gölge ile kafamı çevirdim. İki gözümün denizi Meriçti.
"Tek takılıyorsun?"
"He ya herkesin işi vardı."
"O zaman beraber gidelim"
"Oluur" dedim. Beraber eve doğru yürümeye başladık.
"E nasıl gidiyor? Bugün Ege ile pek sevimsizdin" derken yarım ağız bir gülüş attı. Artık yarım ağız nasıl oluyorsa.
"Sıkıldım ya ayrılacağım ondan. Haklıydın galiba. Boş işti Ege. Popülerliğine aldandım." Meriç'e bakıp gülümsedim.
"O zaman bunu kutlayalım." Gözleri parlıyordu.
"Nasıl kutlayacakmışız?" Diye sordum.
"Çok basit. İki muzlu süt ve iki adet çilekli kekstra ile"
Kahkaha attım. Bu çocuk en sevdiğim şeyleri nasılda biliyordu ve beni fethediyordu.
"Galbimden vurdun vicdansız" dedim.
"Angaranın bebesi, çık Mavinin içinden"
"Hayırdır gardaş, kim çıkıyor nereye çıkıyor"
"Biraz daha devam edersen içinden Ankaralı Hüseyin çıkacak" dedi kahkaha atarak.
"Sustum aq" dedim.
"Bana bak senin ağzın fazla mı bozuldu"
"Hep bozuktu zaten sen denk gelmemişsin"
"Yeminle varya dışardan bakınca miss world güzeli içerden bakınca kamyoncu Hüseyin"
Gülüp koluna vurdum.
"Angaralı Hüseyin değil miydi demin ya"
"Angaralı kamyoncu Hüseyin"
A N I R D I M.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Purple || texting
Cerita Pendek•TAMAMLANDI• 🌈Gökkuşağı Serisinin İlk Kitabı🌈 Sen moru çok seviyorsun, ben maviyi.