38

1.9K 115 11
                                    

        Yanıma gelen yağız ege ile bakışlarım önce ona daha sonra Meriç'e kaymıştı. Meriç pürdikkat bana bakıyordu. Ardından Ege'yi görmesiyle yavaşça ayaklanıp yanımıza doğru geldi.

" hayırdır?"

       Ege laubali bir şekilde " Mavi ile bir şey konuşacağım." Dedi.

"Öyle bir dünya yok koçum. Hadi işine bak"

"Seni ilgilendiren bir durum yok Meriç. Asıl sen işine bak."

       Meriç, Ege'ye doğru bir adım atınca refleks ile önüne geçtim.

"Benim işim de gücüm de Mavi. O yüzden zorlama beni hadi yavaştan yaylan."

       Ege bir şey söyleyecekti ki sözünü kestim.

"Ege ben konuşmak istemiyorum, gider misin lütfen?"

      Meriç hafifçe bana gülümseyerek elimi tuttu. Ne yapıyorsun bakışı attım ona. Okuldaydık ve elele tutuştuğumuzu hocalar görürse biterdik.

"Mavi çok kısa, lütfen" neyin ısrarı bu anlamıyordum.

"Lan oğlum sen neyi anlamak istemiyorsun! Dua et okuldayız, yoksa sikerdim belanı."

       Ege, sanki Meriç duvara konuşuyormuş gibi onu hiç tınlamıyordu.

"Bu mu yani Mavi? Bu küfürbaz, seni kısıtlayan, zorba herif mi yani kalbini adadığın?"

       Meriç ona doğru atılınca tuttuğu elimle onu kendime çekip durdurdum.

"Meriç gördüğün gibi biri değil Ege. Mesela kalbi varya, senin kalbine bin basar. Ayrıca ne bu anlamıyorum. İkimizde çıkarlarımız için görüştük ve bitti. Ne bu takıntı Allah aşkına?"

        Ege'nin bakışları yumuşamıştı sanki.

"Takıntı değil, seni seviyorum. Sadece aptallık ettim ve beraberken sana bunu söylemedim."

        Meriç'in gözleri, Egenin gözlerine nazaran ateş fışkırıyordu.

"Hala seviyorum diyor ya! Lan seni elime alıp top gibi oynarım pezevenk!"

       Meriç'in elini sıkmaktan benim elim acımıştı.

"Ege tamam, uzatma lütfen. Kaç aydır Meriçle birlikteyim ve ben onu seviyorum. Ayrılmaya da niyetimiz Yok."

       Ege sahte bir gülüş atıp " Lise bittiğinde seni de bir köşeye atacak biliyorsun değil mi?" Dediğinde sinirlenmiştim. Meriç'in ileriye dönük ısrarlarını bilmesem bile asla şu söylediğine inanmazdım. Yani o kadar aptalca ve ergence konuşmuştu.

"Yanılıyorsun, biz yakında aile arasında yüzük takacağız."

        Tam olarak ne dediğimi bile bilmezken, Meriç bir anda bana dönüp gülümsemeye başladığında söylediğimi farketmiştim. Bu söylediklerimden sonra artık Ege bile Meriç'in keyfini bozamazdı herhalde.

"Ne? O kadar ciddisiniz Yani?"

         Benim yerime Meriç cevapladı. Hemde gülerek.

"Evet, o yüzden şimdi siktir git ve bir daha da çevremizde dolanma."

         Ege bir şey demeden gitti. Meriç de hemen bana dönüp "demek kabul ediyorsun?" Dedi.

"Yo ben onu Ege defolup gitsin diye söyledim" derken oldukça ciddiydim. Yani açıkçası hala tam olarak karar vermemiştim.

         Yüzü düşen Meriç " Anladım" diyerek elimi bıraktı ve bizimkilerin yanına doğru yürümeye başladı. Bende peşinden masaya geçtim.

Purple || texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin