SİS BAHANESİ
Bir sabah uyandığında orman halkı
Her yanı saran sisle karşılaştı.
Adeta bulutlar yere inmişti,
Gökyüzü ile yeryüzü yer değiştirmişti.
Yoğun sis altında yuvasından çıkanlar,
Üç metre ötesini göremediler:
Sincap ilerideki meşe ağacını,
Arı az ötesindeki kovanını,
Kelebek güzelim çiçekleri,
Karınca sevdiği yiyecekleri,
Maymun karşıki ağacın dallarını,
Kurbağa zıplayacağı dere kenarını...
Anlayacağınız göz gözü görmüyordu,
Herkes herkesten kamufle olmuştu.
Aslan yürürken aç acına
Ceylanı göremedi ağaçlar arasında.
Kokusunu alıyor ancak göremiyordu,
Ceylan da onun kokusunu alıyordu.
Ancak göremediğinden aslanı
Bilemiyordu ne yana kaçacağını.
Ceylan seçtiği bir yönde yürümeye başladı,
Aslan da onun gibi yaptı.
Birden burun buruna gelmesinler mi?
Aslanın kaldırmasıyla pençesini
Ceylanın kaçması bir oldu,
Sis bulutu içinde kayboldu.
Aslan, pençesi havada
Bakakaldı önündeki bulutlara:
"Sis olmasaydı ceylanı kaçırmazdım." dedi.
Ceylan da sisten şikâyetçiydi:
"Sis olmasaydı aslana yaklaşmazdım." dedi.
Diğer hayvanlar da sisten şikâyetçiydi:
"Sis olmasaydı şunu yapardım."
"Sis olmasaydı bunu yapardım."
Suçlu sis olmuştu şimdi,
Yapamadıklarının tek bahanesi.
Bu arada sis dağılmaya başlamıştı hafiften,
Bahane kalkıyordu yerden.
Göz gözü görmeye başlamıştı.
Rahatlayan orman halkı,
Şimdi hangi bahaneye sığınacaktı
Yapamadıklarından dolayı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEDİDEN YETMİŞ YEDİYE FABLLAR
Short StoryŞiir biçiminde yazılmış fabllardır. Soranlar olduğu için belirtmek istedim, fablları kendim yazdım, herhangi bir yerden alıntı değildir.